Başlıktaki cümle, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı (ATSO) Davut Çetin’e ait. Çetin bu cümleyi, dün 2017 yılı ve 2018’den beklentileri değerlendirdiği toplantıda bir meslektaşımızın sorusuna verdiği yanıt içerisinde kullandı.
Meslektaşımız, ATSO’nun 2017 yılında yaptırdığı ‘Piyasa Anketi’ sonuçlarına göre esnafın mutlu görüldüğünü sorunca, Çetin, “Hayır veriler esnafın mutlu olmadığını ancak 2018’den umutlu olduğunu gösteriyor” dedi. Nitekim, 2016’da tarihindeki belki de en büyük krizi yaşayan turizm sektörünün daha bu sezondan son derece umutlu olduğunu biliyoruz. Geçen yıl 2016’nın yaralarını büyük ölçüde saran ve sezonu yüzde 58’lik artışla kapatan turizm sektöründe, bu yıl Ocak ayında gelen turistin geçen yıla oranla artması ve yapılan rezervasyonlar nedeniyle beklentiler bir hayli yükseldi.
ATSO Başkanı Çetin dün Su Otel’deki toplantıda, yaklaşık 16 sayfalık konuşmasında bugüne kadar yaptıklarını ve bundan sonra yapacaklarını özetledi. Özetledi diyorum çünkü, sonrasında sadece ana başlıklarıyla aktarıldığında bile ATSO’nun aslında ne kadar çok şey yapmış olduğunu idrak ettik. Hep söylerim, bu kentte asli görevini fevkalade yerine getiren kuruluşlardan birisi ATSO. Davut Çetin ve yönetimi de işlevin sürdürülmesinde üzerlerine düşeni en iyi şekilde gerçekleştiriyor. Katılırsınız veya katılmazsınız ama benim şahsi kanaatim bu yönde.
Dünkü yazımda Antalya’nın tanınmış esnaflarından birisi olan Ferruh Kalaycı’dan, onun pozitif bakış açısından sözetmiş, aslında her bireyin aynı bakış açısına sahip olması gerektiğini savunmuştum. ATSO Başkanı Çetin de ‘Pozitif Psikoloji’ sahiplerinden.
Ülke ve kent ekonomisini değerlendirirken, sorunları, sıkıntıları ortaya koyuyor ancak ‘umutlu olunması’ gerektiğini de her fırsatta vurguluyor. Doğru da yapıyor…
Her şeyin dört dörtlük olduğunu zaten kimse savunmuyor. Tarımda, turizmde, sanayide, esnaf kesiminde sıkıntılar elbette var. Tarım toprakları hızla tükeniyor, en çok ürettiğimiz şeyleri dahi ithal eder duruma geldik. Turizmde sayısal olarak artış sağlasak dahi gelir düşüyor. Büyük şirketler giderek daha büyürken, küçük işletmeler ve esnaf ayakta kalabilme savaşı veriyor. Bunların hepsi bilinen gerçekler fakat enseyi karartmanın da manası yok. Umut fakirin ekmeği derler, umut etmekten ve içinde bulunduğumuz darboğazı aşma yolları aramaktan başka çare de yok.
Dün bakıyorum birçok meslektaşım sorularıyla Çetin’in üzerine gidiyor, onu ‘pembe tablo’ çizmekle itham ediyor. Herkeste bir ‘karanlık tablo’ arayışı var. Oysa ne yapılan piyasa anketinin sonuçları, ne de Davut Çetin’in 16 sayfalık konuşmasında verilen rakamlar öyle ‘pembe’ bir tabloya işaret etmiyor. Meslektaşlarımızın bu yaklaşımının altındaki en önemli etken sanırım, Çetin’in meselelere ‘pozitif’ yaklaşımı. Ondan bir siyasi parti muhalefeti bekleniyor. ATSO Başkanı ise sorunu anlatırken hükümetin yaptıklarını da inkar etmiyor. ‘Şunlar şunlar yapıldı/yapılıyor ama yetersiz’ diyor. ‘Şunlar şunlar da yapılmalı’ diyor mesela…
Dediğim gibi, ben şahsen Davut Çetin ve yönetiminin bugüne kadar ortaya koymuş olduğu performansı son derece başarılı buluyorum. Mesele bardağa nasıl bakıldığı ile alakalı. Eğer felsefeyi sırf eleştiri üzerine kurmak istersek eleştirilecek çok şey var. Fakat bardağın bir de dolu tarafı var. Umutları yaşatmak için işte bu dolu tarafı da görmek gerekiyor.
İşte Davut Çetin’in yaptığı da bu…