Başka yerler nasıldır pek bilmiyorum ama Antalya’da hissedilir derecede bir ekonomik kriz var. Kime merhaba deseniz, kiminle konuşsanız ana sohbet konusu ekonomik sorunlar.
Tüccarı, esnafı, sanayicisi, turizmcisi, tarımcısı herkes ama herkes ‘sıcak paranın dönmemesinden’ yakınıyor. Küçülmeye giden işletmelerin sayısı her geçen gün artarken, küçük esnaftan kepenk kapatan kapatana.
Bir gördüğünüzü bir daha göremiyorsunuz neredeyse. Rusya ile Suriye merkezli gerginliğin, ‘uçak krizi’nin yansımaları her geçen gün biraz daha etkisini gösteriyor…
Turizm sektörü bu sezondan umudunu çoktan kesmiş durumda. Rusya’dan bir turist bile gelse öpüp başımıza koyacağız ama yok. Tarım sektörü de aynı. İhracatçılar Rusya’nın yerini dolduracak yeni Pazar arayışını sürdürüyor. Hükümet meseleye kayıtsız kaldı denemez. Bir takım tedbirler alındı ancak sektör temsilcilerine göre bunlar da yeterli seviyede değil.
Ülkede yaşanan terör olayları, siyasi gerginlikler vs. de mevcut krizi derinleştiren diğer faktörler…
Haliyle toplum genel bir karamsarlık içinde. Bakın çevrenizdekilere, karamsarlığı, mutsuzluğu göreceksiniz. Evet ülkede terör can yakmaya devam ediyor. Çevremizdeki coğrafya kan gölü. Ateş çemberi giderek ülkemizi de kuşatıyor lakin buna rağmen vatandaşın önceliği ekonomi. Malum mal canın yongası. Ekonomik sıkıntılar insana canını da, can sağlığını da unutturuyor.
Bugün ülkeyi bölmeye çalışanların bile sığındıkları gerekçelerin kökü ekonomi değil mi ?
Dünyada bugüne kadar çıkan savaşların tümünün perde arkasında ekonomik nedenler yatmıyor mu ?
Yıllardır Ortadoğu’da devam eden yangının gerçek nedeninin ‘demokrasi’ arayışı olduğunu mu düşünüyorsunuz ?
Ülkeler arasındaki bu kavganın zengin yer altı kaynaklarını ele geçirme çabası olduğunu artık herkes biliyor…
Dolayısıyla bu ülkeyi yönetenlerin artık ‘ekonomi’ gerçeğini kabul etmeleri gerekiyor.
Terörü de, kaosu da, çatışmaları da önlemenin birinci ve mutlak yolu refah seviyesini yükseltmek…
Çığ gibi büyüyen üniversite mezunu işsizler ordusunu eritmeden bu ülkede huzuru sağlamak mümkün değil. İşi olan, cebinde parası bulunan genç teröre bulaşmaz. Hayattan istediklerini almış, beklentilerine yanıt bulmuş hiçbir insan bu refah seviyesini riske atmaz.
Ben bunu bilir, bunu söylerim.
Bu ülkede huzurun yolu ekonomik rahatlamadan geçiyor…
Sevgiyle kalın