Giderek ısınan havaların habercisi ve baharın müjdecisi cemreyi hemen hemen herkes duymuştur. Fakat tam olarak ne anlama gelir ve bu cemre kelimesi nasıl bir çağrışımla kulaklarımızda yer etmiştir, biraz irdelemek istedim. Birçoğumuzun tam olarak anlam bütünlüğüne hâkim olmadan kullandığı,Arapçadan dilimize geçmiş olan cemreyi birkaç cümle ile özetleyecek olursak;
Arapça’da‘cemre’ kor anlamına gelmektedir. Cemre düşmesini de kor düşmesi olarak değerlendirebiliriz. İlk cemre havaya, ikincisi suya ve üçüncüsü toprağa olmak üzere üç cemre düşüşünden söz edilir. Bu düşüşlerin arasında ortalama birer hafta olduğuna inanılır.
Bizler de bu inanışla beraber iki cemrenin düşüşüne şahitlik ettik.
Birinci cemrenin19-20 Şubat tarihlerinde havaya düşmesiyle tenimizi ısıran soğuk havalardan bir nebze de olsa uzaklaşmaya başladık.
İkinci cemrenin 26-27 Şubat tarihlerinde suya düşmesiyle, ılıyan ve yumuşayan havayı ciğerlerimize rahatlıkla çekmeye başlayacağız.
Ardından son cemre olan, hepimizin özlem duyduğu üçüncü cemrenin de 5-6 Mart tarihlerinde toprağa düşmesini heyecanla beklemeye başladık bile. Bu heyecanın nedeni, cemrenin toprağa düşmesiyle beraber, bahar aylarında topraktan beklenen verimin alınması anlamı da taşıyor olması. Ayrıca hayvancılık açısından bakılırsa, kışın soğuk havalarda otlaklara, meralara götürülemeyen, aylarca kapalı alanlarda yemle beslenen hayvanların doğaya salınması anlamına da geliyor.
Öyle ki cemrenin toprağa düşmesiyle, topraktan fışkıran güzelliklerin arasına katılan kuzu sesleri de doğada ayrı bir ahenkhalini alıyor.
HALK TAKVİMİNDE CEMRE
Kültür ve edebiyat alanında kendine yer bulan cemre,Türk kültüründe önemli bir yere sahiptir. Halk arasında cemre düşmesiyle birlikte Anadolu’da halk takvimine göre Hıdırellez ve Nevruz kutlamalarıyla baharın en güzel şarkısını söyler doğa.
Peki, nedir bu halk takvimi diyecek olursanız;
Hava değişimlerinin belli bir anlayışa göre düzenlenmesiyle, Anadolu'da kullanılan geleneksel halk takvimi ortaya çıkıyor.
Bu takvime göre yıl ikiye ayrılıyor; Kış, “Kasım Günleri”,yaz ise ”Hızır Günleri” olarak anılıyor. Miladi takvime göre 8 Kasım’da başlayan kış zamanı, 179 gün sonra 5 Mayıs’ta sona eriyor. Artık yılla beraber değerlendirildiğinde dört senede bir bu 180 güne çıkıyor.
6 Mayıs’ta başlayan yaz zamanı diye adlandırılan Hızır günleri de, 186 gün zarfında 7 Kasım’a kadar sürüyor. İşte bu güzel cemrelerin ortalama birer hafta arayla havaya, suya ve toprağa düşmesi de halk takvimine göre baharı müjdeleyen, Kasım günlerinden Hızır günlerine geçişin bir sembolü haline geliyor.
Bizler de bu ara baharı bekleyen kumrular gibi, toprağa düşecek son cemreyi bekliyoruz. Sağlıkla, güzellikle, barış ve bereketle gelmesini bekliyoruz.