Güne Ohri’de uyanmak, biz Antalyalılara, evimizde hissi veriyor. Açıkçası hissettiğimiz; Alanya- Kemer /Kumluca-Gazipaşa kısacası sahilde uyanmaya eşdeğer diyorum. Martılar ve martılara eşlik eden güneş. Zaman burada adeta duruyor, durması da hoşuma gidiyor, yakamozları, ördek/kaz ve martıları izliyorum. Balkanlar bizim yitiğimiz, Rumeli ana vatanımızdır.
Struga’ya hareket ediyoruz. Göl ve nehir kıyısında huzurlu bir tatil düşünüyorsanız Struga’yı ajandanıza not edin. Gecesi / gündüzü sizi kendine hayran bırakacaktır. Bizler de nehir ve göl kıyısında keyifli bir yürüyüş yaparak hatıralarımız arasında nice unutulmaz anları kaydettik.
Yeni rotamız Resne
Resne sadece gezip geçebileceğimiz bir coğrafya değil. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu ile birebir irtibatlı adımların ayak sesleri diyebileceğim isimler ve olaylara değinmek hatırlamak/hatırlatmak gerekiyor.
Gelelim tarih sayfalarına… 19. yüzyıla gelindiğinde Ohri ve Resne, Türk ve Müslüman nüfusa sahip olmakla birlikte Bulgar ve Arnavut çetelerinin en fazla faaliyet gösterdiği yerler arasındaydı.
1908 inkılâbından önce ilk isyanı düzenleyen ve 1897 Yunan Muharebesi’ndeki cesaretiyle tanınan Resneli Niyazi Bey’in (Ahmet Niyazi Bey) İttihat Terakki’nin oluşumu sırasında Enver Paşa tarafından cemiyete kaydı yapılmıştı.
Cemiyet Resne’de sevilmesi ve etkili olacağı düşüncesiyle onu desteklemiş ve kendisinin Resne Kumandanlığına tayini çıkartılmıştı.
Niyazi Bey, Resne’ye tayin edilirken Eyüp Sabri Bey’in de Ohri’ye tayini çıkarılmıştı ki o da bölgesinde sevilen bir kişiydi.
Niyazi Bey 1319 Makedonya Bulgar ihtilaline kadar Ohri’de askerî debboy görevindeydi. Niyazi Bey ve Eyüp Sabri Bey’in kendi memleketlerinde görev yapmaları İttihat Terakki ve memleket için büyük şanstı.
Hem bölgelerini Bulgar çetelerinin zulmünden koruyacak hem de cemiyetin teşkilatlanmasına katkı sağlayacaklardı.
Niyazi Bey çetelerle mücadeleye daha fazla önem verirken Eyüp Sabri Bey’in cemiyetin teşkilatlanmasına çalıştığı görülmüş ve bir süre sonra Ohri, Manastır Vilayeti’nde en güvenilir ve teşkilatlı bir merkez hâline gelmişti.
Resneli Niyazi Balkan Savaşı sırasında birlikleriyle orduya katıldı. Savaştan sonra 17 Nisan 1913’te Arnavutluk’un Avlonya limanında İstanbul’a gitmek üzereyken İttihat ve Terakki’nin ona muhafızlık edip korumalık yapmakla görevlendirdiği kişi tarafından vuruldu. Öldürülme sebebi karanlıkta kaldı. Mezarının Avlonya’da olduğu düşünülür. Buraya bir heykeli dikilmiştir.
Öldürülme sebebinin karanlıkta kalmış ve kendi koruması tarafından vurulmuş olması "Ne şehittir ne de gazi, pisi pisine gitti Niyazi" deyiminin kaynağı olmuştur.