Seçimden önce de sonrasında da tartışmalar bitmedi. Seçimleri izlemek bir başka güzeldi, her gün olmasa da makale yazarak ona buna yaranarak pirim elde edenleri de gördük.
Roma’yı yakan o kadar çok Neron varmış.
Kimileri istatistikleri kendine kalkan edindi, kendince savunmaya geçti. Kimileri ‘Ben CHP’liyim HDP’ye oy verdim. Saray yıkıldı gelin küfür edecekseniz sayfama yazın’ cesaretini gösterecek kadar da açık sözlüydü.
Kimileri de ‘Ne olacak şimdi’ diyebildi.
Kimileri ise ‘Ben yazmıştım ama HDP’nin barajı aşabileceğini sanmıyordum’ da diyebildi.
Kimse şunu diyemedi. ‘Ey Kemal Kılıçdaroğlu, koltuğu bırak aldığın plaketlerle birlikte evine git. Vitrinlerine yerleştir tozlanınca tozunu al. Aç radyonu, televizyonu izle. İstersen kaset çalarınla, CD ile istersen de PC başında şarkılar dinle. Kimi zaman balık avına git kimi zaman da bıldırcın avla, tavşan, geyik, dağ keçisi. İstersen de doğada yürüyüş, koşu yap formda kal sağlıklı yaşa’ diyemedi.
Kulağı ters tutmanın anlamı yok.
Rakamlara tekrar tekrar bakalım kim kaybetmiş kim kazanmış.
Muhalefet mi iktidar mı?
Halkın seçimi böyle olmuştur herkesin de buna saygı göstermesi gerekmektedir.
Halkın büyük bir çoğunluğu istikrardan yana olmuştur.
En huzursuz parti CHP’de en üstünden en altına kadar yöneticilerinin açıklamaları gösteriyor kılıçların çekildiğini. Birçok isimle görüşmelerde bulundum. Seçimli Olağanüstü Kurultay’ın olacağını söyleyen kadar bunu mümkün görmeyenler de çoğunlukta. Yerel seçimlerin olacağı 30 Mart 2019’dan sonra kurultayın olmasını isteyenler de var. Antalya’dan kurultay için noterde kaç imza verilir bunu önümüzdeki haftalarda görürüz. CHP’de seçimli kurultayın Ekim ayında olacağını öngörüyorum.