Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da başta Ruslar olmak üzere, Almanların ilk tatil tercihleri Antalya oldu. Her şey dahil sisteminin hakim olduğu Antalya’da tatil köyleri, otel ve pansiyonlarda yer bulmak bugünlerde de imkansız gibi.
Turist mutlu turizmci mutlu…
Esnafın onlar kadar mutlu olduğunu söylemeyeceğim. İstedikleri satışları yapamayan esnaf, büyük alışveriş merkezlerinden şikayetçi.
Haksız da değiller, AVM’lerde her şeyi bulmanız mümkün, kente adım atan turistin ilk ziyaret ettiği yer büyük alışveriş merkezleri oluyor.
Antalya’nın aşırı sıcağında gezinmek yerine, daha serin olan bu mekanları turistler kadar alışveriş yapmasalar da yerli insanlarımız da tercih ediyor.
Belek ve Kadriye’deki turizm merkezlerini ziyaret ettim. Gündüz saatlerinde ıssız, esnafın kimileri tavla oynarken, kimileri ise dörtledikleri okey masasındalar. Çoğunluğu orta yaş grubundan yabancı turist kafileleri öğleden sonra alışveriş için belde merkezlerine geldiler. Esnafımız çok iyi derecede olmasa da Rusça ve Almancayı konuşabiliyor. Yüksek sesle ürün pazarlayan yok. Bölge esnafı bilinçli.
Turizmde çeşitliliği artırmak için daha çok argümanlar geliştirmemiz gerekiyor. Turisti dinlemeliyiz, onlar bizden ne tür bir yenilik istiyor, buna kafa yormalıyız.
Çevre temizliğine gereken önemi veriyor muyuz?
Her gün binlerce yabancı turistin gezdiği ören yerlerimiz nasıl, eksiklikleri var mı? Bunları tespit edip çözmemiz gerekmez mi?
Engelli turistler için kaç tane tuvaletimiz var. Oteller ve bazı akaryakıt istasyonları hariç kaç tane var?
Yine engelli turistler için kaldırımlarımız nasıl? Antalya merkez ve ilçeler hariç beldelerdeki kaldırımlar yeterli mi?
Antalya’ya özgü hediyelik eşyamız hangisi olmalı. Yivli Minare mi? Ören yeri mi, kale veya Herakles mi Attalos mu?
Yeni bir obje mi tasarlamamız gerekiyor.
Günlerinin büyük bir bölümünü havuz ve denizde serinleyerek geçiren turisti daha nasıl hoşnut edebiliriz.
Köy turizmini yaygınlaştırmak için öncelikle yapılması gerekenler neler olabilir.
Turizm gözbebeğimizdir.