Yaşlılarımıza gerekli saygıyı göstermiyor, sahip çıkmıyoruz. Gün geçtikçe bu durum daha da kötüleşiyor. Oysa şimdi kenara ittiğimiz o insanlar yıllarca çocukları için her fedakarlığı yaptı, yemedi yedirdi, içmedi içirdiler. Evlatlarının sağlıklı büyümesi, iyi bir yere gelmesi için uykularından, istirahatlarından, sağlıklarından büyük fedakarlıklarda bulundular. Varını-yoğunu harcadılar. Üstelik bunları severek yaptılar, bunun için hiç şikayetçi olmadılar.
Dün toplu taşıma aracında yolculuk yaparken yaşadığım bir olay karşısında, Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği bu sözü hatırladım; “Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Geçmişte çok güçlüyken, tüm gücüyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, geleceğe güvenle bakmaya hakkı yoktur.”
Otobüse her durakta binenler olunca haliyle ayakta kalanlar da fazlalaşmış, çoğunluğunu yaşlılar oluşturuyordu. Ben ve bir kadın yolcu yerimizden kalkarak koltuklarımızı onlara verdik. Gençler mi, onlar bakın ne ile meşguldüler.
Kimisi akıllı telefonundan internete bağlanmış sosyal paylaşım ağlarında geziniyor, kimileri ise kulağında kulaklık müzik dinliyor, başı cama çevrili dışarıyı izliyordu. Sarf ettiği kurşun gibi sözleriyle her haliyle yurt dışında yaşadığı belli olan bir kadın sinirlerine hakim olamadı ve o gençlere, “Nedir bu ya gidin yurt dışında herhangi bir toplu taşıma aracını kullanın gençler yaşlılara saygı gösterir yerlerinden kalkarak koltuklarını verir. Ayıp ayıp” dedi. Gençlerden tık yok küçük homurdanmalar dışında ama duyamadık. Yerlerinden kalkmadılar bile. Ömürlerini toplum ve ülkesine hizmet vermeye adamış, genç nesillerin daha rahat daha aydınlık yaşayabilmesi adına, onlara örnek olarak, yaşam tarzlarının şekillenebilmesi için emek veren yaşlılarımız, toplumumuzun en kutsal değerlerinden biridir. Gençlerimizden bu konuda daha hassas olmalarını istiyorum.