Bu yıl 21 Temmuz’da ilk kez 81 ilin tamamında gerçekleştirilen Dikey Geçiş Sınavı’na (DGS) 388 bin 215 aday girdi. Önlisans öğrencilerinin lisansa geçişini sağlayan bu sınavın sonuçları henüz açıklanmadı. Bugün yarın bekleniyor ancak ortaya çıkan bir kural değişikliği on binlerce öğrencinin hayallerini şimdiden sekteye uğrattı…
Bu değişiklik, ÖSYM’nin daha önce YKS sınavlarında uyguladığı 0.5 ham puan kuralı…
Bu kuralın anlamı şu, sınava giren öğrenci her testten yarımşar puanlık net çıkaramazsa aldığı puan hesaplanmayacak…
Örneğin, DGS’de öğrencilere 60 sayısal, 60 sözel olmak üzere toplam 120 soruluk iki test verildi. Sayısal ya da sözel kökenli olsun fark etmez, her öğrenci bu iki testten en az yarım net çıkarmak zorunda. ‘Canım yarım net bir şey değil, rastgele sallasan bile çıkar’ diyenleriniz veya düşünenleriniz olabilir. Ancak iş öyle basit değil.
Düşünün ki, öğrenci lisede dahi matematik görmemiş. Nitekim böyle okullar var. Örneğin Güzel Sanatlar Spor Liseleri. Buralardan mezun olan çocukların sayısal altyapısı sıfır. Kendi çocuğumdan biliyorum. Dolayısıyla bu çocuklar girdikleri sınavlarda sayısal testlerin kapağını bile açmıyor. Bu güne kadar da zaten böyle bir zorunluluk yoktu. Haliyle bu yılki DGS’ye giren bu durumdaki çocukların önemli bir bölümü dediğim gibi yaptı, yani sayısal testin kapağını dahi açmadı. Sözel testi çözüp umutla sınav sonuçlarını beklerken bir de öğrendiler ki 0.5 ham puan kuralı gelmiş. Yani sayısaldan yarım net yoksa (ki, çoğu sayısal testi açmadı bile) aldığı puan hesaplanmayacak.
Yani?!
Haftalardır süren sınav maratonu, dershane, kurs vs. masrafları, yatırılan sınav ücreti (100 TL) hepsi boşa gitti. Koca bir yılla beraber…
Yazık değil mi? Binlerce öğrencinin, onlara bel bağlamış, umut olmuş ailelerinin emeklerine yazık değil mi?
Bu ne aymazlık, bu ne umarsızlık…
İlk kez Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YKS) ile gündeme gelen 0.5 ham puan kuralı itirazlar üzerine bu sınavdan kaldırıldı. DGS’de niye uygulamaya konuluyor anlamak mümkün değil.
Yapılmak istenen ne?
Üniversite kontenjanlarındaki yığılmayı önlemek mi yoksa?
Eğer böyle bir amaç varsa insanların paralarını niye alıyorsunuz?
Binlerce öğrencinin hayalleriyle niye oynuyorsunuz?
O koltuklara sizleri bu millete eziyet edin diye mi oturttular.
Böyle saçma, absürt bir kural değişikliği yapacaksınız madem, bunu niye haftalar öncesinden tüm öğrencilere duyurmuyorsunuz. Sınav kılavuzuna konulduğu söyleniyor. Kaç öğrenci sınav kılavuzunu satır satır inceliyor acaba?
Ayrıca bu saçma mecburiyet öğrenim hayatı boyunca sayısal öğrenim görmemiş öğrencinin eğitim hayatına ne gibi bir katkı sağlayacak merak ediyorum doğrusu…
Ortada büyük bir yanlışlık var ancak bu yanlışlığın müsebbibi öğrenciler değil. Öğrencileri sayısal, sözel diye sınıflandıran müfredatlar, hangi amaçla, ne için açıldığı belli olmayan okullar ve bu okullarda verilen eksik eğitimin sorumlusu tek başına öğrenciler olamaz. Bir düzeltme, bir iyileşme yapılacaksa önce buralardan başlanmalı. Milyonlarca insanın hayalleri üç beş kişinin aldığı anlamsız, gereksiz, saçma kararlarla karartılmamalı…