Koca bir yazı saz çalıp şarkılar söyleyerek geçiren Ağustos Böceği ile yaz aylarında sürekli kış için yiyecek depolayan karınca arasında geçen hikaye hemen hemen hepimizin belleğindedir. Kış kapıya dayandığında aç bilaç bir halde komşusu karıncadan yiyecek isteyen Ağustos Böceği’ne karıncanın verdiği; “Madem yaz boyu saz çalıp şarkı söyledin, öyleyse şimdi de oyna..” şeklinde verdiği cevap bir ders niteliği taşır.
1 Kasım seçimlerinde muhalefete karşı yeni bir zafer kazanan AK Parti’nin ülke genelinde yürüttüğü saha çalışmalarına karşın muhalefetin ‘iç kavgalarını’ gördükçe aklıma bu hikaye geldi nedense. Yaklaşık 13 yıllık bir iktidar yorgunluğu ve yıpranmışlığına rağmen AK Parti’nin girdiği tüm seçimlerden birinci parti çıkmasının nedeni gayet açık; Çalışma…
Detaylandırmadan önce bir noktanın altını çizmekte yarar var. Bu bir AK Parti’yi ‘övgü’ yazısı değil, bir durum tespiti…
Meseleyi kavrayabilmek için seçim öncesine bir göz atalım. Siyasetle ilgilenenler çok iyi hatırlayacaktır, seçim öncesi AK Parti tüm dinamikleriyle sahadaydı. Adım atılmadık nokta, temas kurulmadık birey bırakılmadı adeta. Bunun karşısında muhalefet partileri ise zaman zaman ve son derece yetersiz girişimlerde bulundu. O dönemde yazdık, konuştuk. Muhalefet partileri tabana, seçmene yeterince ulaşamadı ve kendini anlatamadı. Anlatabildiği yerlerde de inandırıcı olamadı. AK Parti bu çalışmasının semeresini 1 Kasım’da bir kez daha tek başına iktidar olarak aldı.
Peki iktidar olduktan sonra, “Bizi yine yıkamadılar” deyip rehavete mi kapıldı, hayır. Aksine sanki bir gün sonra yeniden seçim olacakmış gibi yine tüm dinamikleriyle sahaya yayıldı. Seçimden çok kısa bir süre sonra çeşitli vesilelerle toplantılar yapıldı, durum değerlendirildi, yeni stratejiler ve yol haritaları belirlendi. Merkezi yönetim seçim vaatlerini yerine getirmek için düğmeye basarken, teşkilatlara da yeni misyonlar yüklendi. Bugün bakıyoruz, ülke genelinde tüm AK Parti teşkilatları arı misali durmaksızın çalışıyor.
Partinin tüm dinamikleri aktif.
Şu sıralar kent merkezinde, ilçelerde ‘Mahalle Danışma Meclisleri’ yapılıyor. Milletvekilleri, parti yöneticileri, belediye başkanları, meclis üyeleri, mahalle temsilcileri vs. partiyle ilgili birçok kesim bu toplantılarda mutlaka bulunuyor. Bu toplantılara katılması gerekenleri parti yönetimi belirleyip bildiriyor. Yani öyle rehavete kapılmak, ‘seçim bitti nasılsa’ deyip yan gelip yatmaya izin yok. Vatandaşla birebir temas sürekli söz konusu. Herkes seçim bölgesinde sorun tespiti ve bu sorunların çözümüne önayak olmakla görevli birer nefer. Örneğin bu gün Antalya’nın neresine bakarsanız bakın AK Parti adına sahada çalışma yürüten birilerini görmeniz mümkün.
Öte yandan, yavru ve ana muhalefet partileri ne yapıyor ? Koca bir hiç. Birbirlerinin eteğini çekmekten, iç kavgalardan başka bir şey yok. MHP’de de, CHP’de de ‘lider’ krizi var. Partinin başındaki isimlerin yanında ve karşısında olan grupların Bizans entrikalarını aratmayacak soğuk savaşları olanca hızıyla sürüyor. Ülke ciddi bir savaşın eşiğine gelmiş, terör belası çepeçevre sarmış ama muhalefet partilerinin gündemi değişmiyor. Arada sırada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti krizleri tutuyor ve bunlara yönelik söylemlerde bulunuyorlar o kadar. Tüm siyasetleri bunun üzerine. Sonra da kalkıp, “Yahu bu AK Parti nasıl seçim kazanıyor” diye birbirlerine soruyorlar.
Ağustos Böceği misali günlerinizi laklakla geçirirseniz, daha çok seçim kaybedersiniz çok…