Bazı şeylerin değerini anlamak için o şeylerden uzak kalmak, kısa bir süreliğine de olsa mahrum olmak gerek. Ailevi bir ziyaret için gittiğim Ankara’da bunu çok net bir şekilde anladım. Başkent’e daha önce de birçok kez gitmişliğim vardı ancak bu son ziyaretimde ilk kez uzun uzadıya gezme, gözlem yapma fırsatı buldum. Yaklaşık 5.5 milyon nüfuslu Ankara’da ilk dikkatimi çeken ve yazının girişindeki cümleyi hatırlatan şey toplu ulaşım oldu. Yıllardır toplu ulaşım sorunları yaşayan-son dönemlerde büyük ölçüde giderilmiş olsa da- toplu ulaşımdan en çok yakınılan Antalya’da yaşayan biri olarak nüfusu bizden iki kattan daha fazla olan Ankara’da bu iş nasıl yapılıyor ona baktık öncelikle…
Ankara 5 farklı ulaşım aracına sahip. Hafif Raylı, Metro, Tren, Otobüs-Minibüs ve Dolmuş…
Bu kadar çok ulaşım aracı olunca bekleme süresinin çok az olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz çünkü en az 20 dakikanız garanti. Zaten yapılan araştırmalar da asgari bekleme süresinin 16 dakika olduğunu gösteriyor. (Hani biz burada 3-5 dakikalık beklemelere isyan ediyoruz ya o yüzden vurgulamak istedim..) Dikkatimi çeken bir başka ayrıntı ise her otobüs durağını yaklaşık 100-150 metrelik bir alanı kapsaması. Daha açık anlatayım; Ankara’da otobüs durakları bizdeki gibi bir tane değil. Durak alanında belli aralıklarla 10-15 durak ardı ardına sıralanıyor. Ulaşım araçları numaralarına, gittikleri güzergahlara göre bu duraklara sıralanıyor. Yani her otobüs her durakta durmuyor, kendine ait olan duraklarda durabiliyor.
Bu şu demek; Eğer yabancıysanız, yani Ankara’da yaşamıyorsanız ve bu bilgiye sahip değilseniz bineceğiniz otobüsü/durağı bulana kadar bir hayli yürümeniz gerek…
Ulaşım araçlarına gelince; Elektrik Gaz Otobüs Genel Müdürlüğü’ne (EGO) ait otobüsler ile Metro haricindeki diğer araçların önemli bir bölümü klimasız. En azından benim bindiklerimin hiçbirinde yoktu. Ayrıca bu ulaşım araçlarının kiminde eski sistem ‘biletçi’ kullanılıyor, kimi paralı, kimi kart sistemiyle yolcu alıyor. Yani ne tarafa bakarsanız bakın bir karmaşa, bir kaos söz konusu…
Ayrıca bizim ilçelerde dahi kullanılmayacak eskilikte araçlar Ankara toplu ulaşımında hizmette. Bu ulaşım araçlarını şehir içi trafikte yaşattığı karmaşa da cabası…
Tüm bunları gördükten sonra Antalya’da yaşadığıma bir kez daha şükrettim. Toplu ulaşımda bu güne kadar ‘sorun’ olarak gördüğümüz, yakındığımız şeylerin aslında ‘hiçbir şey’ olmadığını anladım. Son model, klimalı otobüslerle, şık dizayn edilmiş otobüs durakları, çağdaş kart sistemi vs. ile toplu ulaşım imkanı sağlayan ve hala ulaşımı ‘mükemmel hale getirme çabası’ içinde olan Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’e ne kadar haksızlık edildiğini de bu vesileyle bir kez daha idrak etmiş oldum…
Ben şahsen kendi adıma bu eksikliği gidermek için Başkan Türel’e ve onun nezdinde emeği geçen herkese buradan teşekkür etmek istiyorum. Antalya’yı çağdaş bir kent haline getirme çabalarını yürükten alkışlıyor ve yapılan her şeyin altında bir çapanoğlu arayan zihniyeti de hakkaniyete davet ediyorum…