Çok yazıldı, konuşuldu. Ben de ayrıntılı bir şekilde bu köşeden bilgi ve yorumlarımı aktardım. Ancak hala bulanık suda balık avlamaya çalışanları görüyorum…
Şu Narenciye meselesinden bahsediyorum.
Hani Narenciye arazisinin bir ‘cemaat vakfına’ devredildiği iddialarından…
Sözkonusu arazinin aslına rücu ettiğini, yani evveliyatında ait olduğu Osmanlı’dan intikal Hamidiye Vakfı’na devredildiğini ve bunun mevcuttaki bir yasanın gereği olarak yapıldığını meselenin en üst makamlarından edindiğimiz bilgilere dayanarak siz okurlarımıza aktarmıştık…
Hadi siyasetçileri bir nebze anlarım. Bulanık suda balık avlamak onların (tasvip etmesem de) yöntemlerinden biri. Ancak siyaset dışı olup da bu meseleyi bile bile yanlış mecralara sürükleyenleri anlamıyorum. Örneğin, meselenin içinde adı sıklıkla geçen BATEM’in (Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü) sessizliğine bir anlam veremiyorum. Sözkonusu Narenciye arazisinin halen kiracısı olan BATEM’den, günlerdir yaşanan tartışmalara rağmen tek ses çıkmıyor. Yani çıkıp bir yetkili, ‘Ey kamuoyu, böyle bir değişiklikten haberimiz var veya yok’ demiyor. Mevcut durumlarında bir değişiklik var mı yok mu söylemiyor.
Önceki gün İyi Parti Milletvekili Hasan Subaşı basınla bir araya geldiği toplantıda, BATEM yetkilileriyle konuştuğunu, onların da, “Bizim bu devirden haberimiz yok, dava açmaya hazırlanıyoruz” dediğini söylemiş.
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu…
BATEM yetkililerine buradan soruyorum;
Milletvekiline yakınıyorsunuz madem, niye kamuoyuna bir açıklama yapmadınız/yapmıyorsunuz?
Sizi rahatsız eden nedir?
Yapılan ev sahibi değişikliği mi, yoksa bilmediğimiz başka bir durum mu var?
Muhatabınızın değişmesi sizin konumunuzda ne gibi bir değişikliğe yol açtı veya açacak ki yargıya gitmeye hazırlanıyorsunuz?
Bu sorulara yanıt vermek ve kamuoyunu aydınlatmak zorundasınız.
Yanıt vermezseniz sizlerin de siyaset yaptığınızı düşüneceğim…