Bir yandan kendi ülkemizde gencecik evlatlarımızın kalleş pusulara düşürülmesinden kahırlanıyoruz, diğer yandan tüm dünyanın gözü önünde Müslümanların katledilmesine ağlıyoruz…
Sağımız solumuz hep kahpelerle dolu.
İşte yanı başımızda Suriye’de yaşananlar. 7-8 kilometrekarelik bir alanda sıkıştırılan Müslüman topluluğunun üzerine bomba yağdırılıyor. Halep’in muhaliflerin elinde kalan kısmı hayalet şehre dönmüş durumda. Esed denilen alçak; kadın, çocuk, yaşlı demeden sivilleri katlediyor. Ölü sayısı 100’lerle ifade ediliyor.
Gerçek rakamı bilen yok…
Uluslararası insan hakları, yardım kuruluşları, hemen her fırsatta insan hak ve özgürlüklerini savunan sözde hümanistler bu katliamı dizi film izler gibi izliyor…
Hatta kimileri alkış bile tutuyor…
Dün tüm televizyonlarda gösterildi, sosyal medyada da yoğun bir şekilde paylaşılıyor orada yaşananlar. Aylardır muhasara altındalar. Gıda yok, ilaç yok, hastane yok. Söylenenlere göre bölgede sadece 6 doktor var onların da elinden gelen bir şey yok…
Günahsız, masum, daha hayatı tanımamış nice yavrulara nasıl kıyıldığını yüreklerimiz titreyerek, öfkemiz kabararak izliyoruz.
Duadan başka elimizden bir şey gelmiyor…
Bu vahşi kıyımı, medeni olduklarını iddia eden dünya ülkeleri de umarsızca izliyor. Her fırsatta ortaya dökülen insan hakları havarileri nedense Halep katliamını görmezden geliyor. Söz konusu Müslüman halk olunca kulakları sağır, gözleri kör, dilleri lal oluyor. Körfez Savaşı’nda dünyanın göstermiş olduğu tepki eğer bugün Suriye'ye gösterilmiş olsaydı bu savaş ve katliam olur muydu?
Hemen her uluslararası meselede boy gösteren Birleşmiş Milletler’den de ses yok. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Esed’in hakim olduğu alana geçen yüzlerce erkeğin ‘kayıp’ olduğunu ilan ediyor. Ülke Suriye, rejim Esed olunca kayıp kelimesinin ne anlama geldiği belli. Buna rağmen BM bu kıyımı önleyecek adımı atmıyor…
Halep’te anneler, babalar, dedeler, nineler, ‘Neredesin ey insanlık’ diye feryat ediyor ama BM’den tık yok…
Koca dünyada bu drama müdahil olmaya çalışan tek bir ülke var o da Türkiye.
Ki bizi de rahat bırakmıyor namussuzlar…
İşte görüyoruz; neredeyse gün aşırı canımızı yakıyorlar.
Esed rejimi, Rusya’nın, İran’ın aktif desteği ve dünyanın ‘sessiz onayı’ ile katliamını sürdürürken diğer İslam ülkeleri de sessiz kalıyor…
Ne garip değil mi?
Ha bir de kendisine Şeyh, Alim, Molla, Hoca, vs. denilen, inançlı kitleleri peşinden sürükleyenler (Bir iki istisna hariç) var.
Onlar da sessiz nedense. Hadi Avrupa, Amerika, Rusya filan Haçlı zihniyetiyle hareket ediyor. Ya onlar, din kardeşlerinin gördüğü bu zulme nasıl kayıtsız kalabiliyorlar?
Müslümanlar katledilirken bu kişiler evlerinde nasıl rahat uyuyabiliyor merak ediyorum.
Halep’te zulmeden kadar sessiz kalanın da en az o kadar zalim olduğu gerçeğinin farkında değiller mi?
İman bu mu?
İnanç bu mu?
İnsanlık bu mu?
Sahi nereye gitti bu insanlık?..