Yeni bir yılın sonlarına daha yaklaşıyoruz..
Ve görüyoruz ki, dünyada hiçbir şey değişmeden devam ediyor..
Siyasi-ekonomik-sosyal-sıcak-soğuk savaşlar 10 yıl-20 yıl-70 yıl önce nasılsa, yine aynı..
Terör dünyanın hemen her yerinde kan kusturuyor..
Ve bütün bunların arasında Türkiye olarak, milli mücadele döneminden bu yana en büyük “Kurtuluş Savaşı”nı veriyoruz..
İçimizdeki “muhalifler” de her şeyin “eskisi gibi” olmasını, yani üretmeyen/-gelişmeyen/bağımsız olmayan bir Türkiye durumunun devam etmesini sağlamaya çalışıyor..
Bugün o muhaliflerden ve “ezberlerinden” söz etmek istiyorum sizlere..
…
“LOZAN” TARTIŞMALARI
Bazıları “müzmin muhalif”tir..
Birileri dünyanın en faydalı-en iyi-en doğru işini de yapsa onlar için fark etmez..
Ucundan-kenarından eleştirecek, iğneleyecek, kötüleyecek bir şey mutlaka bulur..
Son 15 yılda Türkiye’deki gelişmeyi ve değişmeyi hala “görmezden gelmeyi” yeğlemektedirler..
En büyük yanılgıları da; sanki Atatürk’ü bir onlar bilir, mirasını bir onlar korur-kollar gibi bir düşünce içinde olmasıdır..
…
Biliyorsunuz biz Lozan Antlaşması’nı, “Türkiye’nin kurtuluşu” olarak biliriz..
Çünkü bize böyle öğretildi, öğretildiği şekliyle kalması için de yine bu muhalifler özel bir gayret sarfediyor..
Bu nedenle de “Lozan’a farklı bakan” bu iktidarı itibarsızlaştırmak, hatta Türkiye düşmanı gösterebilmek için sürekli olarak karamsar bir tablo çiziyorlar..
Örneğin;
- “Lozan’daki bütün kazanımlarımız yok ediliyor”muş..
- Bu nedenle, “Atatürk’ün mirasına sahip çıkmalı”ymışız..
…
En kötü şey, “bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak”tır..
Bu nedenle, bu arkadaşlarımıza “Lozan”la ilgili birkaç cümle edeceğim..
Ama, önce şu “miras” kavramını anlayalım..
…
Birine ailesinden bir mülk miras kaldı diyelim..
O mülk işlenmez, kullanılmaz, olduğu gibi bırakılırsa, hiçkimseye faydası olmaz..
Bu nedenle bize miras bırakılan bu toprakları, günün şartlarına göre şekillendirilmek, üzerinde yaşayan insanlara daha faydalı bir hale getirmek zorundayız..
Bunun için yapılan çalışmaların hiçbirini küçümsememek gerekir..
Hata ve yanlış varsa, bu hata ve yanlışlardan ders alarak doğrularını yapmalıyız..
Muhaliflerin yaptığı gibi, “miras elden gidiyor” vaveylası kopartarak, ülke insanının yüreğine korku salıp “birilerinin ekmeğine yağ sürmemeliyiz”..
…
BUNLAR TESADÜF MÜ?
Hafızalarınızı yoklayın..
Çok uzun bir süredir Lozan’la ilgili bazı tartışmalar yaşanıyor..
“Lozan Antlaşması”nda 12-24 arasında “gizli madde” olduğu dillendiriliyor..
“Gizli” yani, doğası gereği bilemeyeceğimiz içeriklere sahip koşullar..
Böyle bir şey var mı, söylenmiyor..
Neler içerdiği açıklanmıyor..
Biz ise, sadece bilebildiğimiz hükümler üzerinden ahkam kesip, “miras” kavgası yapıyoruz..
İngilizlerin Lozan Antlaşmasından sonra İstanbul'u terk etmeleri, Lozan’dan sonra yeni bir Anayasa yapılması, devletin temel niteliklerinin bu süreçten sonra değiştirilmesi, “Lozan'da bize bazı şeylerin dayatıldığı”nın işareti olamaz mı?
Dikkat edin..
Bizde “Batı karşıtı partiler”in sürekli kapatılması düşündürücüdür..
Petrol müdürümüzün, “2023 sonrası enerji açığımız olmayacak” demesi çok anlamlıdır..
2023 yaklaşırken Ortadoğu’da karışıklıkların ve savaşların daha bir şiddetlenmesi, bu coğrafyada değişiklik olması için sanki bir düğmeye basıldığının bir işareti gibidir..
Yani..
Lozan Antlaşması, “bize ezberletilen, bize miras bırakıldığı söylenen Lozan Antlaşması”ndan farklı bir anlam taşıyor adeta..
Farkındaysanız, 2023 sonrası için yeni Osmanlı haritaları piyasaya sürülmeye başlandı..
Bunların hepsi bir tesadüf olabilir mi?
…
“EZBER”DEN VAZGEÇİN
Müzmin muhaliflere diyeceğim o ki..
“Ezber”den vazgeçin..
Kafanızı kaldırın ve dünyaya şöyle bir bakın..
Değişime ve gelişmelere ayak uydurun..
Dünyanın yeniden yapılanmasını izlemek yerine, bu yapılanmada ülkemizin dimdik ayakta durabilmesi için bir katkıda bulunun..
“Miras elden gidiyor” diye feryat edip, bundan siyasi prim kazanmaya çalışmaktan vazgeçin artık..
Çünkü, “başka Türkiye yok”..