Yavuz Selim Ege isimli biri Twitter’de iki fotoğraf ve bir yazı paylaşmış..
1- Siyah beyaz bir fotoğraf.. Camında “Arnavut Ciğeri” yazan seyyar arabada poz vermiş beyaz montlu biri var..
2- Hemen altında renkli basılmış Göksel Gümüşdağ olduğu ifade edilen kişinin kravatlı bir resmi var..
Ve altında şöyle yazıyor:
“Resimde gördüğünüz kişi Topbaş’ın yerine atanan Emine Erdoğan’ın abisinin damadı Göksel Gümüşdağ.. Bu adam 15 yıl önce seyyar arabada ciğer satıyordu..”
Bunu da kendini “emekli öğretmen” diye tanımlayan TC Necdet Özkan, “Neredeeennn.... nereye...” notuyla Facebook’ta paylaşmış..
…
AL BİRİNİ VUR ÖTEKİNE
Paylaşımı yapan Yavuz Selim Ege’nin “künye”sinde 20 Kasım 1968 tarihinde doğmasının, “Kemalist” ve erkek olmasının, ilgi alanının kadınlar ve erkekler olduğunu belirtmesinin dışında bir bilgi yok..
Paylaştığı yazılar ve yorumlar küfür ve hakaret dolu..
Ve PAYLAŞIMLARI net bir biçimde “ben bir provokasyon aracıyım” diye bağırıyor..
Büyük bir ihtimalle “sahte üye”..
Üstelik ya kara cahil, ya da amacı sosyal medyada algı operasyonu yaparak insanları tuzağa düşürerek provoke etmek..
Örneğin; “istifa eden” bir belediye başkanının yerine gelecek kişinin “atama” ile gelemeyeceğini artık ilkokul öğrencileri bile biliyor..
Belediye meclisinde grubu olan partiler birer aday gösterirler, seçim yapılır ve en çok oyu alan aday “Başkan” olur..
Ama paylaşımda, “Topbaş’ın yerine Göksel Gümüşdağ atandı” deniyor..
Cahilliği ya da provokeyi buradan anlayın artık..
…
İstifa eden veya ölen bir Başkan’ın yerine gelecek kişinin nasıl belirlendiğini “emekli bir öğretmen”in bilmiyor ya da bugüne kadar öğrenmemiş olması, üstelik Ege’nin paylaşımını aynen paylaşması TC Necdet Özkan’ın ayıbıdır..
Veya Özkan da tıpkı Ege gibi “provokasyon” yapıyor demektir..
Bir de TC Necdet Özkan’ın paylaşımının altına yapılan yorumlar var ki, Allah Allah..
Aydın(!) geçinenlerin cahillikleri üzüyor insanı..
…
EZBERCİ VE KİNDAR BAKIŞ
Cehalet, nefret, ötekileştirme kokan şu paylaşımlara bakın:
Şenel Erdoğan: “Şimdi de milletin ciğerini satıyor..”
Mustafa Gülay: “Ciğer satmak kolay ama ‘ciğer sahibi olmak’ herkese nasip değil demişler:(( Onun yerine Uysal mıdır nedir atanmadı mı? Haberlerden biraz uzak kaldım da...”
Mustafa Yildirim: “TORPİL. TORPİL. TORPİL NEJDET BABA..”
Fatma Yıldırım: “Öbür dünyanın torpili yok..”
Emre Kancalı: “Soygunlar böyle yapılıyor, kurban yani bu adam.. Bilal’in emrinde TÜRGEV servet verecek görücez.. Enişte-damat ve yezit paraya doymuyorlar, ailece koyunlar otluyor.. Öyle cebe böyle tarak, bize laf düşmez..”
Aydın Gezginsu: “Türkiye Cumhuriyeti AKP sayesinde Arap ülkelerinde olduğu gibi; aile ülkesi oldu.. Yönetim babadan oğula devredilmeye hazırlanıyor.. YAZIK..”
…
Dikkat ettiniz mi?
İçlerinden bir tanesi bile, “Necdet hocam, istifa edenin yerine atama yapılmaz, seçim yapılır” türünden tek laf etmemiş..
Ya ne etmiş?
Buyurun “ne ettiklerini” siz yorumlayın artık..
…
ALTAN İYİ DERS VERMİŞ
Bu yorumların içinden birini ayırdım, sona bıraktım..
Çünkü, eski bir belediyeci olan Cemal Altan “doğru”yu ortaya koyarak, paylaşımı ve yorum yapanları uyarmış..
Demiş ki:
“Ne kadar yazsam da içine kin tohumları ekmiş ve bir türlü bunları atamayanların, bu tip paylaşımları siyasete hiç bir katkı sağlamadığı gibi bir şeyleri de alıp götürür.. 50+1 in çok önemli olduğu bu sistemde bu tip paylaşımlar zarar verir..”
TC Necdet Özkan hemen cevabı yapıştırmış:
“Bu tür paylaşımlar niçin zarar veriyor anlamıyorum sizi Cemal bey? Kindar olan biz değil onlar... Bunu kendileri de itiraf ettiler zaten (Dindar ve kindar) diyerek..”
Cemal Altan da ona cevap vermiş:
“Sayın Özkan, tamamen provokasyon kokan, bilgisizce ve yalan haber olduğu yasaları bilen her insanın inanmayacağı bu paylaşımı yapmak sizce zararsız mı?Siz de mi Türk halkını aptal ve beyinsiz görüyorsunuz?”
TC Necdet Özkan’dan ses yok, ama yukarıdaki paylaşımların yarısı, Altan’ın uyarısına rağmen yapılmış yorumlardır..
Anlayın artık..
…
Bilgili ve kültürlü olduğunu zannedenlerin bu tür provokasyonlara alet olması, üstelik yalan ve yanlışları doğru kabul ederek bunu yaymaları affedilir şey değil..
Artık, “akılcı olma” zamanı gelmedi mi?