Bizim cenahta tepkiler kime ve neye?
1- Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) tek taraflı bağımsızlık referandumu yapmasına..
2- Referandum alanına tarihi Türkmen şehirleri Kerkük ve Musul’u katmasına..
3- Erdoğan’ın, “referandum yapacaklarını sanmıyorum” demesinin ardından referandumun yapılması, sonrasında “Barzani bizi yanılttı, yanıltıldık” demesine..
(3. şık daha çok Erdoğan muhalifleri tarafından kullanılıyor, çünkü tutunacakları tek dal, “Erdoğan karşıtlığı”)..
Peki, “ABD ve İngiltere hariç neredeyse bütün dünya devletlerinin tepki gösterdiği bu referandum” nereden çıktı, Erdoğan niye “yanıltıldık” dedi?
Gelin bunu, “uzman görüşlerine” dayanarak anlamaya çalışalım..
…
PETROLÜN KALBİ
Önce işin özüne bakalım, sonra detaylara gireriz..
400 yıl Osmanlı şehri kalan ve nüfusunun ezici çoğunluğu Türkmen olan Kerkük’ün demografik yapısı “ABD’nin ilk Irak işgaliyle” değiştirilmeye başlandı..
Sümerlere dayandırılan tarihin bütün belgeleri ya yok edildi, ya da ABD’nin en iyi korunan arşivlerine taşındı..
Bu yetmedi; Kerkük ve Musul’da bütün tapular yakıldı, oralara yüzbinlerce Kürt yerleştirildi..
…
Uzmanlar; tek taraflı “bağımsızlık referandumu”nun ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bölgede Türkiye’nin tarihsel haklarına gönderme yaparak yaptığı açıklamadaki, “belgelerle konuşacağız” sözünü değerlendirdi..
“Bu belgeler, devlet arşivlerindeki kişi ve vakıflara ait tapularla Ankara Antlaşması’ndan kaynaklanan haklar olabilir” dediler..
Kerkük gibi Türkmen yerleşimlerin, defacto (resmi olmayan) Kürt devleti ile resmi Irak devletine bağlı olması arasında, Türkiye açısından büyük fark olduğuna dikkat çekildi..
Kerkük, 8.7 milyar varil petrol rezerviyle ülkenin adeta kalbi..
Irak’ta mevcut petrol üretiminin yüzde 40’ını gerçekleştiren bir bölge..
Barzani bu nedenle 20. yüzyılın ortalarından bu yana oynanan oyunların ardından “Kerkük’ü kendi federal yönetimine dahil etmeye” çalışıyor..
…
HEP “KÜRTLEŞTİRİLDİ”
Oyun nedir?
Kerkük’te, önce 1950’lilerde Araplaştırma, ardından 2003 yılından itibaren Kürtleştirme politikalarıyla Türkmen etkisi azaltılmaya çalışıldı..
Ana unsurunu Türkmenlerin oluşturduğu Kerkük nüfusu, 2003’te 800 bin iken, ABD’nin Irak’ı işgalinin ardından Kuzey Irak’tan kaydırılan 500 bin Kürt ile 1.4 milyona çıktı..
Irak Anayasasının 140. maddesine göre Erbil ve Süleymaniye gibi şehirleri de içeren 40 bin kilometre karelik alan bugün IKBY’ye bağlandı..
“Bir bölgeye bağlı olmayan vilayet” olarak tanımlanan Kerkük ve Musul gibi şehirlerin statüsünün belirlenmesi ise daha sonraya bırakıldı..
…
Savaşlardan sonra devreye giren Birleşmiş Milletler heyeti bir rapor hazırladı..
Raporda, “Irak’taki tüm sorunların anası” olarak tanımlanan Kerkük’ün, IKBY’den bağımsız, ama tıpkı Irak’taki Kürt bölgesi gibi “kendi kendini yöneten federatif yapıyla yönetilmesi” önerildi..
Bunun için de, bölgeye son yıllarda savaş ortamında göç edilenlerin geldikleri bölgelere dönmesinin ardından sayım ve referandum yapılması öngörülmüştü..
Ancak, tam tersine bölge yeni göçlerle “Kürtleştirilmeye” çalışıldı..
Çünkü, Birleşmiş Millet teşkilatında “ABD’nin sözünden çıkamaz bir yapılanma” vardır..
ABD “karışma bu işe” dedi, BM de bir daha karışamadı..
…
Nitekim..
ABD’nin Irak’ı işgalinin ardından “Tapu ve nüfus kayıtları yakılarak yok edilen” Kerkük, DEAŞ’la mücadele adı altında IKBY yönetimine bağlı Peşmergenin kontrolüne geçti..
Ve Kerkük’te, 14 Mart 2017’de Irak bayrağının yanı sıra Bölgesel Kürt yönetimi bayrağı da asıldı ve tek taraflı referanduma zorla dahil edildi..
…
ELİMİZDEKİ TEK KOZ
Burada Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Ortadoğu uzmanı Doç. Dr. Murat Yeşiltaş”a kulak verelim..
“Ankara Antlaşması, 1926 yılında Türkiye ile Irak arasında yapıldı..
IKBY’nin referandumu sonrasında Türkiye-Irak sınırında yeni bir devletin ortaya çıkması durumunda, bu antlaşma ortadan kalkacak..
Türkiye bunu nasıl yorumlayacak.. 1926 öncesindeki statüyü isteyip, Musul ve Kerkük’ü kendi sınırları içinde mi görmek isteyecek..Türkiye, bu bölgelere askeri müdahalede mi bulunur.. Bunları göreceğiz..
Bu antlaşma, Türkiye’nin elindeki bir koz..
Kerkük’ün Kürt veya Arap yönetimine bağlı olması, Türkiye açısından tabii ki önemli..
Türkiye, bu bölgenin kendi kendini yönetmesini istiyor, Kerkük gibi Türkmen bölgelerinin çatışmalara maruz kalmasını da istemiyor..”
…
İLLE DE SAVAŞ MI OLSUN?
İşte bu nedenle Erdoğan, Barzani’nin “bağımsızlık randevusu yaparsa bu onun sonu olur, yapacağını sanmıyorum” demişti..
İş Barzani’nin kararına kalsa, bu mümkündü..
Ama, neredeyse 70-80 yıldır “sinsi bir plan” yürüten ve kendisini dünyanın efendisi gibi gören ABD referandumun yapılmasını sağladı..
“Ankara Antlaşması var, hemen askerimizi gönderelim, yakalım, yıkalım Kerkük ve Musul’u alalım” diyerek, “adamı işte böyle yanıltırlar” diyerek kışkırtıcılık yapanlara dikkat edin, bunlar Erdoğan ve Türkiye düşmanıdır..
Evet, elbette o antlaşmadan doğan hakkımızı almalıyız, alacağız da..
Ama, bunu süreci iyi izleyerek akılcı yaklaşımlarla, sağduyuyla, gerekli ortamı sağladıktan sonra yapacağız..
Unutmayın; “savaş cephede değil, masada kazanılır”..
Biraz sabır..