Bugün sizlere, Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek’le ilgili “bir iddiayı ve suçlamayı, bir de bu suçlamaya belediye adına verilen resmi cevabı” aktaracağım..
Bir şey göreceksiniz..
Hem suçlamalar hem de suçlamalara verilen cevap, “herkes tarafından anlaşılabilir” değil..
Sanki, vatandaşı takan yok gibi..
Sanki “dar alanda paslaşmalar yapılıyor” gibi..
Eğer “imar ya da hukuk” konusunda uzman değilseniz, anlamanız zor, çok zor..
…
19 Eylül 2017 günü yapılan suçlama ve cevap konusu için “biraz gecikmiş bir yazı” gibi görünse de, bu konunun “her kesimden vatandaşın anlayabileceği bir şekle” getirilmesi gerekiyor..
Bu nedenle..
Önce olayı hatırlatacağım, arkasından da yapılan suçlama ve açıklama için bazı sorular soracağım..
Bu siyasetçiler için “kamuoyu” bir anlam taşıyorsa..
Suçlayan tarafın da, suçlanan tarafın da bu sorulara “açık, net, anlaşılabilir” cevaplar vermesini istiyorum..
…
SUÇLAMALAR VE CEVAPLAR
Neydi olay?
AK Parti Konyaaltı İlçe Başkanı Mehmet Rifat Durukan, Belediye Meclis üyesi Ruhi Beşiktaş ve beraberindekiler, “kamuya ait park alanının bir site alanına dahil edildiğini” öne sürerek, Konyaaltı Belediyesi ve Belediye Başkanı Muhittin Böcek hakkında suç duyurusunda bulundu..
Buna Konyaaltı Belediyesi tarafından “avukat Turan Ataoğlu” imzasıyla yapılan açıklamada ise suçlamalar reddedildi..
…
Buraya kadar “anlaşılmayan” bir şey var mı, yok..
“Yahu bu SİT alanı neresiymiş, bir sitenin alanına nasıl ve niye dahil edilmiş” gibi sorularla işin detayına girdiğinizde, açıklamada bunun cevabını da buluyorsunuz..
Ama, “anlayamıyorsunuz”..
Bir taraf diyor ki;
“50 gün önce Konyaaaltı sahilinde bulunan sitesinin önünde kamuya ait alan site içerisine dahil edilip, site duvarlarıyla çevrilerek, kamu yararı ihlal edildi..”
Diğer taraf, yani belediye ise şöyle bir açıklama yapıyor:
“Konyaaltı sahilinde iddia konusu olan alan (Oriza Park Sitesi) Hurma Mahallesi 4216 ada 8 parseldir..
İmar planında park olarak ayrılan bu alan (yani SİT alanı) Güner Ülkü, Senay Ülkü, Sebahat Selda Ülkü, Günsel Ülkü, Sera Eral, Necmiye Nejla Ülkü, Füsun Özler, Nilgün Ülkü, Sebahat Canan Çiftçioğlu adlarına kayıtlı tapulu özel bir mülktü..
Adı geçen parsel malikleri, iddia konusu alanı (yani SİT alanını) Konyaaltı Belediyesi’ne ‘hiçbir şekil ve şartta Hurma 4216 ada 8 parsel park alanının bir ticari alana (büfe vs) tahsisi, kiralanmasının yapılmaması ile parkın bakımı, onarımı, koruma ve kontrolünün site yönetimi tarafından sağlanması’ şartı ile Konyaaltı Belediye Meclisinin 05.01.2017 tarih ve 04 sayılı kararı ile hibe etmişlerdir..
Yani, ‘halkın park alanının siteye dahil edilmesi’ gibi bir durum kesinlikle bulunmamaktadır..
Aksine tapu kaydında, ‘korunması gerekli taşınmaz kültür varlığıdır’ şerhi bulunması sebebi ile kamuya terk edilemeyen ve malikleri tarafından Konyaaltı Belediyesine parkın bakımı, onarımı, koruma ve kontrolünün site yönetimi tarafından sağlanması’ şartlı olarak hibe edilen bu park alanı tapuda özel mülkiyete konu olmaktan çıkarılmıştır.."
…
BU SORULAR CEVAP İSTİYIOR
Bir şey anladınız mı?
Bu alan bir SİT alanı ve imar planında da “park alanı” olarak işaretli..
Özel bir mülkiyet iken belediyeye hibe edilmiş..
Belediye’den yapılan açıklamaya göre;
Yer Konyaaltı Belediyesine “parkın bakımı, onarımı, koruma ve kontrolünün site yönetimi tarafından sağlanması” şartıyla hibe edilmiş, bu yüzden de site duvarlarının içinde, yani “özel bir mülkiyetin içinde” kalması uygun görülmüş..
Şimdi soruyorum;
1- Kendisine şartlı hibe edilse de, “mülkiyeti artık belediyeye ait” ve imar planında park alanı olarak belirtilen bir yer, özel mülkiyetin içinde hangi yasaya göre bırakılabiliyor?
2- Böyle bir uygulamada “kamu menfaati” var mıdır, varsa nedir?
3- “Korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı” olan bir yer, neden ve hangi yasaya göre kamu görevi yapan belediye tarafından değil de “özel bir site” tarafından korunuyor?
4- Belediye “SİT alanı da olsa, kendisine hibe edilen ve tapusu belediyeye ait bir yeri kamuya hizmet eder bir hale getirmekle yükümlü bir kuruluş” değil midir?
5- Kamu menfaatleri, gelecekte bu alana herhangi uygulama yapılmasını gerektirirse.. “Bize şartlı hibe edildi, biz kamu çıkarına değil, hibe edenlerin şartına bakarız” mı denilecek?
…
YÜRÜYEN OY PUSULASI
Kendi adıma söylüyorum; avukat Turan Ataoğlu’nun suçlamalara verdiği cevap, “açıklamadan hiçbir şey anlayamadığım için” beni tatmin etmedi..
“Belediye usulsüzlük yapıyor” demek istemiyorum..
“Suçlama da, suçlamalara verilen cevap da ‘herkesin anlayabileceği bir dil kullanılarak’ yapılırsa, vatandaş kime hak vereceğini daha iyi anlar” diyorum..
Kamu görevi yapanların (doktorların bile) birinci görevi, halkı “anlayabilecekleri bir şekilde” bilgilendirmektir..
Açıklamayı okur-yazar olanlar da anlayabilmeli, okumuş-üfürmüşler de..
…
Şimdi, bir vatandaş olarak suçlamayı da cevabı da “sorularıma cevap vererek” bir daha duymak/öğrenmek istiyorum..
Vatandaşı, “yürüyen oy pusulası” gibi görmekten vazgeçin artık..