Şimdi elimizi vicdanımıza koyarak konuşalım:
Sen, ben, x ya da z başkan olalım. Milletimiz bu başkanlara sanki iş ve işçi bulma kurumu il müdürü gibi talepte bulunuyor mu? Demokrasinin olduğu İngiltere'de bunu göremezsin. Ama bizim sistemin adı demokrasi uygulaması nedir? isimlendiremediğim için bana bu konuşma çok anormal gelmiyor.
Bunu sadece AK Parti açısından da yorumlamıyorum. Gidelim soralım, ilimizde bulunan CHP’li belediye başkanlarımıza, samimi bir şekilde teşkilatlarından hatta ittifak ortaklarının ilçe başkanlarından gelen talepleri. Onlar anlatsınlar bizler dinleyelim. Bırakınız partililerini ve ittifak ortaklarının taleplerini, farklı siyasi partilerden gelen iş alımı taleplerini seslendirsinler. Maalesef Türkiye gerçeği budur ve bu konuşmada hepimiz bununla yüzleşiyoruz.
Sizinle yaşanmışı paylaşayım: Bir zamanlar merkez ilçe belediye başkanlarımızdan bir tanesinin seçilmeden önce sahada omuz omuza çalıştığı partilisi seçildikten 1 yıl sonra ziyaret eder. Der ki benim oğlanı tanırsın. Askerden geldi ee gelinimiz olacak kızımızı da istedik. Tarla takke var amma sigortalı işi yok diye dünürler huysuzluk ediyor. Sen bizim oğlanı işe alıver. Alıver de istersen kapıya güvenlik koy. Belediye başkanı birkaç oyalasa da o malum hakikat karşısında genci işe alır. Aradan üç ay geçmeden o gencin babası başkanı yeniden ziyaret eder. Başkan bizim oğlandan her gün belediyeyi dinliyorum. Ne kadar çok çalışmayan seni yalnız bırakan bir ekibin var. Yani desem ki koca belediyede çalışan iki elin parmaklarını geçmez biri de benim oğlandır haa! Sen hem kendin için hem bizim için bizim oğlanı sahadan masa başı bir göreve çekiver. Bu da düğün davetiyen aman sekretere iyi not ettir. Nikahı sen kıyacaksın! deyiverir.
Bu kadar mı? Vallaha bu kadar olsa belediye başkanının canına minnet amma bu belirli aralıklarla yeni ve imkansız taleplerle sürer gider. Ta ki başkan yeter artık deyinceye kadar.
O zaman ne mi olur? Partilisi emmi der ki; bir seni biz seçtik iki senin partilimiz olmayan STK Başkanının kızını işe aldığını bilmiyor muyuz? (Bir başka yazının konusu olan bu hususu sonra yine konuşuruz.)
İşte bütün mesele üç aşağı beş yukarı 19 ilçe ve Büyükşehirimizde bu minvalde yaşanmaktadır.
Sn. Bayraktar konuşmasının sonlarında liyakat / kura / KPSS olsun bir de mülakat olsun biz mülakatta referans olalım demektedir.
Demiş amma kimse bunları dinlemez. Siyaset böyledir.
Dinlenen yer “Gençler AK Parti'den uzaklaşıyor” beyanı olmaktadır.
Ezcümle zordur siyasette kendini anlatma gayreti…
Peki kim anlatacak Sn. Bayraktar’ı?
Mesela partisinin mevcut 6 milletvekili, İl Başkanı, 18 ilçe başkanı, Kadın Kolları en çok da Gençlik Kolları hatta çıtayı bir tık yukarıya çekeyim Sn Bayraktar'dan iş isteyenler anlatacak. Nerde; önce sosyal medyanın her mecrasında sonra sahada…