Bayram geçti…
Seçimler geçti…
Ve farkına bile yeni yeni vardığımız ilkbahar da geldi ve geçiyor…
CHP, Antalya’da ve Türkiye’de ilkbaharını yaşadı, ya insanlar…
İnsanlar henüz kokusunu alamadı ilkbaharın…
Akşama ne yiyeceğiz diye düşünen kadınlarımız daha farkına varamadı kendiliğinden fışkıran ve mis gibi kokan sardunyanın…
Yol kenarında iç bayıltan kokusuyla çiçeklerini cömertçe sunan turunçları göremiyor, koklayamıyor yoksul insanlar, emekliler, emekçiler…
Oysa ilkbahar umudun müjdecisidir…
Geleceğe umutla bakmanın mevsimidir…
Tünelin ucunda ışığın göründüğü mevsimdir ilkbahar…
Antalyalı şair Metin Demirtaş bir şiirinde şöyle diyor;
“Bizim de dağlarımız vardır Che Guvera…”
Şimdi o dağlar ilkbaharla birlikte kim bilir nasıl canlı, rengarenk doğurgan çiçeklerinin kokularını harman ederek salmıştır…
Tabiat doğurgandır, hayat veren bir damla sudur…
Tabiat tanrısal bir ifadedir…
Değerli dostum Mirza Arabacı bir yazısında “İlkbahar denince akla erik, çağla, dut…
Kuş, papatya, gelincik…
Çayır, çimen, mimoza, zakkum, çiğdem, nevruz… gelir…
Fakat ilkbaharı “bahar” yapan asıl şey, olmayacak gibi olan bir şeyin olmasıdır.
Yani ilkbahar, kelimesi kelimesine bir mucizedir” diyor…
Gerçekten de ilkbahar bir mucizedir…
Ancak asıl mucize tabiatın ta kendisidir…
İnsanoğlu var oluşundan beri işte bu mucize ile mücadele halindedir.
Ne zaman bu mücadelede insanoğlu tabiatın dengesini bozacak müdahalelerde bulunmuşsa bedelini çok ağır ödemiştir.
Tabiat akıldır…
Eğer dağın altını köstebek gibi oyarken bu dengeyi bozmayacak önlemleri almazsanız bedeli ağır olur, tıpkı Soma maden faciası gibi…
Eğer döşediğiniz raylar, üzerine koyduğunuz trenin hızını dengelemiyorsa yine bedeli ağır olur, tıpkı Çorlu’da yaşanan tren faciası gibi…
Eğer toprağa akıttığınız zehirler o toprağı çözüyor ve siz bunun dengesini kuracak önlemleri almıyorsanız bedeli ağır olur, tıpkı İliç’te yaşanan felaket gibi…
Tabiat her mevsim gibi ilkbaharı da kendi şartları içinde doğal dengesi ile oluşturur.
Eğer siz karbon gazlarıyla atmosferi delerseniz ne ilkbaharı ilkbahar gibi, ne de diğer mevsimleri mevsim gibi yaşayamazsınız…
Hadi gelin biraz da kendiniz için yaşayın bu ilkbaharı…
Hafta sonunda çocuklarınız, dostlarınızla çıkın bir yaylaya…
Hafifçe serin olacağından yakın bir çoban ateşi…
Uzanın çiçek tarlalarının üstüne, doya doya çekin içinize harman olmuş kokuları ve mis gibi oksijeni bol havayı…
Hadi, bir günü de kendinize ve ailenize ayırın…