Yazımın başında net bir şekilde ifade ediyorum. Yazacaklarımdan hiç kimse “Halkkart ihalesi iptal oldu”sonucu çıkarmasın. Çünkü Yüzde yüz emin olmadığım bir konuyu, öyleymiş gibi yazabilmem mümkün değil. Sadece iki gündür kafamızın şişmesine neden olan ancak bir türlü yüzde yüz sonucuna ulaşamadığımız ve kent de ciddi çalkalanmalar yapmaya başlayan bir meseleden bahsedeceğim. Birilerinin çıkıp, herkesi aydınlatması lazım.
Mesele anladığınız gibi Halkkart ihalesi.
Antalya Büyükşehir eski Belediye Başkanı Menderes Türel zamanında hayata geçirilen “Antkart” bilindiği gibi göreve yeni Başkan Akaydın gelince “Halkkart” oldu. Şimdi geçmişe dönüp, “Ankart-Halkkart kıyaslaması” yapmaya gerek yok. Her ikisinin de hem ihale süreci, hem sonrası çok fazla tartışıldı. Çok fazla gündem oldu. Ortada doğru olması halinde bomba etkisi yaratacak başka bir konu var.
İki gündür Halkkart ihalesinin iptali yönünde bir karar verildiği iddia ediliyor. Üstelik iddia öyle basite alınacak kanallardan, kulak ardı edilecek kaynaklardan değil. Zaten bu nedenle resmi bir kurumdan “teyit edici” açıklama gelmediği ve “mahkeme kararı”nı görmediğim halde köşeme taşıyorum.
Buradan Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne de, dava açan tarafa da, konu ile ilgili bilgi sahibi olduğu iddia edilen ulaşım esnafının tepe yöneticilerine de net bir çağrıda bulunuyorum. Çıkın, açıklayın. İptal varsa da, yoksa da bunu bilmeye hakkımız var. Şayet böyle bir iptal varsa, kimden, ne zamana kadar saklamayı düşünüyorsunuz? Neden böyle bir çaba içerisindesiniz? İptal yoksa, yine açıklayın. Açıklayınki Antalya'da çalkalanma yapmaya başlayan bir mesele ile ilgili herkes gerçekleri bilsin. Aksi takdirde her zaman şikayetçi olduğumuz “Ayaklı gazete kurbanı” olursunuz. Demedi, demeyin.
Bu noktada elbet de meseleyi tüm boyutları ile ortaya çıkarmak, bizim de asli görevlerimiz arasındadır. Bu yazıyı okuyan hiç kimse o işimizi yapmak yerine, oturduğumuz yerden çağrıda bulunduğumuzu sanmasın. İki gündür her kaynağı harekete geçirdik, bir gazetecinin yapabileceği her şeyi yaptık. Ancak maalesef her nedense ne dava dosyasına, nede kesin bir sonuca ulaşamadık. Ortada bir gariplik var ama ne?
Umarım bugün yaptığım bu çağrıya, yine bugün bir yanıt gelir. Gelirse yarınki yazımda o yanıtları vereceğim.
Bu arada gazetecilik görevimizi yerine getirebilmek için tüm gayretimiz ile sonuca ulaşmak için çabalarımız sürecek. Bakalım karşımıza ne çıkacak?