Ben yargıya inanır, yargıya çok güvenirim. Bugüne kadar yargı önünde hesabını veremediğim hiçbir olay yaşamadım. Bundan önceki hayatımda olduğu gibi bundan sonra da yaşamım böyle sürecek.
İşte bu inancım nedeniyle CHP Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan’ın adı gibi “Saçma, sapan iddiaları”na bugüne kadar detaylı bir yanıt vermedim. Ancak onun ne yargıya, onun ne adalete inancı, saygısı yok. Zaten itiraf da ediyor. Hatta daha ileri gidip, “İktidar olursak, görecekler günlerini” tarzında açıklamalar da yapıyor. Böylece bu ülkenin şayet seçilirse, hangi zihniyet de bir milletvekiline sahip olacağını da göstermiş oluyor. Ey Sapan!.. İstersen başbakan ol!.. İstersen cumhurbaşkanı ol!.. Biz kendimizi biliyoruz, biz aslımızı, astarımızı biliyoruz. Ne senden, ne senin gibi tiplerden çekinecek hiçbir şeyimiz yok. Devam et kardeş, devam et.
Defelarca söyledim, tekrar ediyorum. Sapan’ın “Temcit pilavı” gibi ısıtıp, ısıtıp gündeme getirdiği her iddiaya biz yargı önünde hesabımızı verdik. Bir daha istenirse, yine veririz. Ancak sanmayınki bununla yetineceğiz. Seçimden hemen sonra davetimizi yapacağız. Bu konularla ilgili bana soru yöneltmek isteyen her meslektaşıma açık bir davet olacak bu. Tek tek o yalanları, tek tek o iftiraları, tek tek o karalamaları ortaya koyacağız. O detayları yargıda hesaplaşırken ortaya koyacaktık. Daha önce iki kez böyle yapmıştık. Ancak Sapan susmuyor. İnsanlar doğal olarak bizden detaylı açıklama bekliyor. Hele gerçekleri bilenler, sık sık “Neden tokat gibi yanıtları vermiyorsun” diyor.
Üç gün kaldı seçim bitecek. Biz bu süreçte seçim malzemesi olmak istemedik ancak Sapan bizi siyasi rakibi olarak bildi. Keyfi bilir. Benim bir lafım var, bunu artık tüm Antalya biliyor. Benim veya yakınlarımın, geçmiş dönemdeki herhangi bir bürokrat, belediye başkanı veya belediye çalışanı ile bir çıkar ilişkisi, bir rant paylaşımı olduğunu iddia edip de, bunu ispat etmeyen haysiyetsiz, şerefsiz ve namussuzdur.
Bu kadar net, bu kadar kararlı, bu kadar inançlı söylüyorum. Onlarca defa söyledim, bir kez daha tekrar ediyorum. O sözlerim bir “utanç madalyası gibi” daha önce boyunlara asıldı, orada kaldı. Bir daha kalacaktır.
Sapan sık sık “Belediye raporları” diyor.
Belediye kim kardeşim?
Başında seni “tetikçi” olarak kullanan Akaydın, arkasında bu şehri talan edenler var. Sen dürüst bir adam olsaydın, şöyle bir etrafına bakardın. Nasıl bir oyuna geldiğini çözerdin. Tabiî ki o oyunun bilinçli bir aktörü değilsen.
Ben şimdi oturup kafama göre burada dayasam, döşesem, sonra da biri çıkıp, “Bu falan yerin raporudur” dese, buna inanacakmıyız?
Yargıya değil de, senin belediyenin yalan raporlarına mı inanacağız?
Hadi kardeşim işine!..
Bu memleketin yargısı var, bu memleket de adalet var. Bizi seni kullananların raporları değil, yargının varacağı sonuç ilgilendirdi, bundan sonra da öyle olacak. Kamuoyuna da vermemiz gereken yanıtlar varsa, kafalarda soru işareti bırakmamamız gerekiyorsa, insanların yargının sonuçlarını beklemeye zamanı yoksa, onlara da seçimden hemen sonra tüm gerçekler açıklanacak.
Mademki çok istedin. Sadece bir örnek vereyim. O rapor, 30 bin insanın katıldığı Feslikan Yaylası Şenlikleri’nin yapılmadığını, binin üzerinde çocuğun sünnet edildiği Sünnet Şenliği’nin yapılmadığını, Yağlı Pehlivan Güreşleri’nin gerçekleşmediğini, 19 Mayıs Şöleni’nin yapılmadığını, 23 Nisan Uluslar arası Çocuk Şenliği’nin yapılmadığı, 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın kutlanmadığını ve daha onlarca ayrı işin gerçekte olmadığını ima ediyor, hatta kimi yerlerinde iddia ediyor. Sende bunu “temcit pilavı” gibi ısıtıp, ısıtıp önümüze getiriyorsun.
Antalya sana çok gülecek Yıldıray!..
Hem bu yalanlarına, hem de vekili olmaya aday olduğun insanlardan sakladığın gerçeklere çok gülecek.