Ülkemiz siyasetinde yaşanan gelişmeler, köklü reform hareketleri olarak sayabileceğimiz değişiklikler, yerel yönetim şekillerinin değişikliklerini de beraberinde getirdi.
Bütünşehir Yasası yürürlüğe gireli 4 yıl 2 ay oldu.
Geçen sürede hizmetler açısından çok da başarılı oldu. Yasa; köylere, yaylalara, beldelere ilçelere hizmet yağdırdı.
Yıllardır, nüfusu oranında İl Bank’tan verilen ödeneği işçi maaşlarına yetmeyen belde belediyelerinin birçoğu proje üretemedi, sürekli borçlanarak devletin üstünde bir kambur olarak kaldı.
Kambur kısa zaman diliminde devletin sırtından kaldırılabildi mi? Sanmıyorum, belde belediyelerin borçlarının tamamı kapatılmış olabilir mi? Bugün nüfusu 3 bini bulmayan en küçük bir kasaba belediyesinin bile borcu 10 milyon liranın üzerinde.
Mülkündeki hurdaya çıkması gereken kamyonunu, kepçesini, hizmet binasını satışa çıkarsanız borcu ödemeye yetmez.
Kamuya da özel şahıslara da yapılan iş karşılığı borç vardır.
İlçe belediyeler, devir olan bu borçlarla nasıl vatandaşa hizmet edecek.
Yerel yönetim uzmanı birisi değil fakat, iktisat eğitimi almış birisi olarak şunu söyleyebilirim. Borcun kısa vadede ödenmesinin en iyi yolu taşınmaz mülklerin satışı. Bugün ilçe belediyeleri belde belediyelerden devir aldıkları borç ödemelerini hala sürdürüyorlar. Bir taraftan yatırım diğer taraftan da borç ödemesi kolay iş değil hani.
İlçe belediyeler, kendisine bağlanan belde belediyelerin taşınmaz hisseli mülklerini encümenleri vasıtasıyla 2886 sayılı devlet ihale kanununa göre satışa çıkartabiliyor. Hissesiz mülklerin satışını ise belediye meclislerine taşıyarak karar alabiliyorlar.
İnanıyorum ki ilçe belediyeleri bu borçları sıfırladıklarında daha rahat, ayakları yere daha sağlam basarak hizmetlerini çoğaltacaklardır.
Gittiğim her ilçe ziyaretlerinde bir önceki yıla göre daha bir değişmiş olarak görüyorum. Turizmin başkenti Antalya her şeyin en güzeline layıktır.