Anadolu’da halk arasında sıklıkla kullanılan bir deyim vardır; ‘Zalimden alim, alimden zalim doğar’ diye…
Genellemek doğru olmasa da bu deyimi doğrular örnekler vardır. Adam imamdır, vaizdir, çocuğunun alkolik olduğu görülür. Ya da tam tersi örnekler vardır. Bunun birçok nedeni olabilir ancak en önemlisi ebeveynlerin baskılayıcı tutumudur şüphesiz...
Çocuğun mizacı, düşünce yapısı, tutum ve davranışları çocuklukta şekillenir. Aile, sosyal çevre, okul, televizyon, arkadaşlar, internet gibi bir takım unsurlar çocuğun maddî, manevî eğitimini belirleyen en önemli etkenlerdir. Bunlar arasında birinci derecede etkili olan unsur ise ailedir. Her anne baba çocuğunu ‘kendi doğruları’ üzerine eğitir. Kendi doğrularını, kendi bakış açılarını çocuğa işlemeye çalışır. Kendi hayallerini çocuk üzerinde gerçekleştirmek ister…
İşte yanlış da burada başlar...
İmam olan baba, çocuğunun da imam olmasını ister ve bunun için çabalar. Baskı yapar. Belli bir yaşa kadar bu baskı altında anne babanın istediği doğrultuda giden çocuk, yetişkin olduğunda, yani baskıdan kurtulduğu ilk anda bu yoldan sapar. Hem öyle bir sapar ki, işte yazının girişinde kullandığım deyimi gerçekleştirir. Veya lümpen bir yaşam tarzını benimsemiş ailenin çocuğu yetişkin olduğunda tam tersi bir karaktere dönüşebilir…
Temel kuraldır ve hiç değişmez; Baskı terör doğurur…
Öyleyse yapılması gereken şey bellidir. Sınırlarda sapmaların olmaması için aileler çocuklarını eğitirken dikkatli ve bilinçli olmalıdır. Çocuğun ihtiyacı olan, ruhunu doyuracak bilgiler için önce kendini eğitmelidir. Eğer kendisi bu bilgilerden yoksun ise çocuğuna verebileceği hiçbir şey olmaz. Hz. Ali (ra) “Çocuklarınızı yaşayacakları zamana göre yetiştirin” derken önemli bir noktaya dikkat çekmiştir. Zaman hızla geçiyor ve değişiyor. Hele günümüzde çok hızlı bir gelişme gösteren teknoloji sosyal hayatı direkt etkilemektedir. Kuşak çatışmalarını, kuşak farklılıklarını bilmeyen yoktur. Yetişen her kuşağın bir önceki ile arasında dağlar kadar fark vardır. İşte Haz Ali (ra), bu farkın doğuracağı sıkıntılara dikkat çekmiştir. Dolayısıyla çocuk eğitiminde manevi değerler elbette çok önemlidir. Allah inancı, ibadet algısı ve ahlaki değerler mutlaka kazandırılmalıdır ancak bunlar çocuğa baskıyla, şiddet ve zorlama ile verilmemelidir.
Çocuğun yol haritası ebeveynlerin hayalleri doğrultusunda değil, çocuğun kabiliyeti doğrultusunda çizilmelidir.
Yani ebeveynler olarak çocuğa doğrular öğretilmeli ama yol seçimi kendisine bırakılmalıdır.
Son söz; Çocuklar ailelerin hayallerine hapsedilmemelidir…