Antalya Barosu geride bıraktığımız Pazar günü yönetimini yeniledi. MHP kimliğiyle tanınan Alper Tunga Bacanlı, koltuğunu CHP kimlikli Polat Balkan’a devretti. Bu isimlerin önlerine ‘siyasi’ tercihlerini özellikle koyuyorum çünkü başlıkta belirttiğim gibi bu yazıda avukatların mesleki kuruluşunun siyasetle olan ilişkisini irdelemeye çalışacağım.
Yeni Baro yönetimi içerisinde tanıdıklarım var ancak tanımadıklarım daha fazla. Dolayısıyla onlarla ilgili değerlendirmeleri, sevgili meslektaşım İdris Özyol’un Baro analizi’nden faydalanarak yapacağım. Özyol, yeni Baro Başkanı Balkan’la birlikte, yönetime seçilenlerden, Hüseyin Geçilmez, Cenk Soyer, Güler Yılmaz Birol, Özhan Karazeybek, Evrim Ercan, Can Ercan, Lider Tanrıkulu ve Salim Aykut’u sol-sosyal demokrat çizgide isimler olarak sınıflandırıyor. Yani 10 kişilik yönetim kurulunun 8’i sol tandanslı. Yine Özyol’un analizine göre, Türkiye Barolar Birliği delegesi olarak seçilen 13 isim içerisinde de solcular ağırlıkta ki, Özyol bu durumu, “Bu sosyal demokratlar açısından Antalya Barosu’nda uzun süredir alınmış en iyi, en parlak sonuç” olarak nitelendiriyor…
Şimdi soru şu; Birer mesleki kuruluş olan Barolar siyaset yapar mı veya yapmalı mı?
Bu soruya yanıt vermeden önce genel hatlarıyla siyasetin ne olduğuna göz atmakta yarar var.
Devlet; bir toprak parçası üzerinde birlikte yaşayan insan topluluğunu bir arada tutan ve yaptırım gücüne sahip olan siyasal bir kurum. Görevi de o toplumun refahı adına hizmet vermek. Devleti oluşturan toplum içindeki sınıflar, zümreler devlet yönetimini ele geçirmek için siyaset yaparlar ve bunun için de siyasi parti şeklinde örgütlenirler. Her siyasi partinin iktidara geldiğinde yapacaklarını, toplumsal ilişkilere dair vaatlerini, yönetim biçimindeki anlayışını ortaya koyan program ve tüzüğü bulunur. Örneğin sosyal güvenlik sistemi, tarım, sermaye politikaları, eğitim sistemine dair görüşler filan seçim önceleri program halinde açıklanır. Bu programlar da iktidara gelindiğinde ve güç ele geçirildiğinde hukuki düzenlemelerle hayata geçirilir. İşte bu hukuki düzenlemeler sırasında Barolar’dan da görüşler alınır. Herhangi bir yasa taslağı hakkında görüş istenen hiç bir Baro, “Efendim biz meslek kuruluşuyuz, bu bizim işimiz değil” diyerek görüş vermekten imtina edemez/etmez. Dolayısıyla Barolar siyasetin bizatihi içerisindedir. Çünkü devleti yönetenler çeşitli vesilelerle hukuku mutlaka siyasete alet ederler. Nihayetinde barolar da meslek örgütü olarak insanlardan teşekkül ediyor. Her şey bir yana hukukçuların insan olarak siyasetten soyutlanmaları düşünülemez.
Öyleyse soru şu olmalı; Baro yönetimleri politik davranmalı mıdır?
Bunu da açalım. Siyasetle politika farklı şeyler. Siyaset, bir meslek dalı olarak da kabul gören, devlet(ler) seviyesinde ilişkileri düzenleme, işleri yürütme bilimi. Politika ise bir meslek ve hatta kavram olmaktan çok bir tavır, bir duruş.
İşte rahatsızlık veren ve ‘Barolar siyasete bulaşmamalı’ görüşünü öne çıkaran da budur aslında. Barolar siyasetten elbette soyutlanamaz ama barolar politize olmamalı. Genel yapıları itibarıyla muhalefet işlevi yürüten Barolar, bu muhalefeti ‘kamu yararı’ ekseninde yapmalı. Baro yönetimleri, siyasi kimlikleri doğrultusunda hareket etmemeli, kamu aleyhine olan her konuda sadece iktidarı değil yeri geldiğinde muhalefet partilerini de eleştirebilmeli. Çünkü bunun aksi tavırlar Baroların güvenilirliğini büyük ölçüde zedeliyor.
Hatırlanacağı gibi koltuğu devreden Alper Tunga Bacanlı, çok iyi başladığı ve yürüttüğü Baro Başkanlığı’nın son dönemlerinde MHP kimliğinin daha fazla öne çıkması/çıkarılması sonucu politize olmuş, biz de bunu köşelerimizden eleştirmiştik. Şimdi aynı şekilde yeni başkan Polat Balkan ve yönetimi daha işin başında siyasi kimlikleriyle öne çıkarılıyor. Sosyal medyada sol cenahın coşkularına tanık oluyoruz. Bu durum yeni yönetim üzerinde bir mobbing oluşturabilir. Dolayısıyla Bacanlı ve ondan önce başkalarının da düştüğü tuzağa yeni yönetim de düşebilir diye endişe ediyoruz.
Ve tekraren diyoruz ki; Her insanın siyasi bir tercihi olabilir ancak siyasi tercihleriniz doğrultusunda değil kamuoyunun yararını gözeterek duruş sergilerseniz başarılı olursunuz…
İyi haftalar..