Ortalama 40 derece sıcaklıkta geçen zorlu bir Ramazan’ı (en azından oruç tutanlar için) geride bıraktıktan sonra bayrama eriştik ama sağolsun minibüsçüler yine bayramı vatandaşa zehir etmeyi başardı. Resmen ağzımızdan burnumuzdan getirdiler. Sahil bandı ve ana arterler hariç kentin her tarafında adeta minibüsçü terörü estirdiler.
Normal günlerde 10 veya 15 dakikada bir sefere çıkan araçlar, vatandaşın daha çok dışarıda olduğu bayram boyunca bunu yarım saate (ki çoğu zaman bu 45 dakika 1 saati buldu) çıkardılar.
Hangi akıla hizmetse…
Hep söyledim söylüyorum. Aralarında birkaç istisna olsa da minibüs sahiplerinin önemli bir bölümü ve oda yönetimi kamu hizmeti verdiklerinin hala farkında değil.
Vatandaş memnuniyeti filan kimsenin umurunda değil, tek kriterleri var olabildiğince çok para kazanmak. 40-50 derece sıcakta klima çalıştırmayanlar (onca uyarıya rağmen), duraklarda dakikalarca beklemeler, saat düzensizlikleri, vatandaşa hor davranmalar ne ararsan bunlarda fazlasıyla mevcut. Bizler yazıyoruz, yetkililer cezalandırıyor (en azından bize öyle söyleniyor) ama nafile. Bu güruh yine bildiğini okumaya ısrarla devam ediyor. Nasıl olacak, bu sorun nasıl çözülecek artık bilemiyorum.
Bu durumdan en çok mağdur olan da kentin iç kısımları ve yukarı bölümlerini kapsayan güzergahlarda oturanlar. Daha önce de yazdım, nedense bu kentin üst kesimleri birilerince hala ‘varoş’ olarak görülüyor ve buna göre muamele ediliyor. Örneğin Büyükşehir Belediyesi’nin meşhur ‘kırmızı otobüsleri’ ekseriyetle sahil bandında ve ana arterlerde çalışıyor. Bayramda seyranda ücretsiz olanlar da bunlar. Yani bayramlarda ücretsiz ulaşım hizmetinden sadece sahil bandı ve ana arterlerde oturan şanslı vatandaşlar yararlanabiliyor. Hani zaman zaman ‘herkese eşit hizmet’ sloganları atılıyor ya bir hatırlatmak istedim…
Üstelik kırmızı otobüslerin artısı sadece bayramlarda ücretsiz olmaları da değil. Bunların sürücüleri belediyenin personeli. Dolayısıyla vatandaşa hor muamelede bulunma gibi bir şansları da yok. Zaten hepsi de son derece kibar, beyefendi. Araçlarda klima aralıksız çalışıyor. Duraklara hep tam zamanında gelip tam zamanında hareket ediyorlar. Yani çağdaş bir ulaşım nasıl olursa öyle yapıyorlar. Ve ne yazık ki kentin üst kesimi tüm bu nimetlerden asla faydalanamıyor…
Defalarca yazdım, bizzat telefon açıp ilgililerine şikayetlerde bulundum lakin çözüm bulamadım. Oturduğum yerden ahkam kesmediğimi vurgulamak için yazılarımda hep bizzat yaşadığım, tanık olduğum örnekleri dile getirdim. Yine öyle yapacağım.
Ben Fatih Caddesi’nde oturuyorum.
Şu Real Kavşağı’ndan eski sanayiye doğru çıkan cadde.
Buradan sadece 33 ve 48 numaralı minibüsler geçiyor. Bir de çok nadiren gördüğüm 511 numaralı minibüs ki o şehir merkezine girmediği için vatandaşın pek de ihtiyacını karşılamıyor…
33 nolu araç Mevlana’dan sonra Cumhuriyet Mahallesi, Fatih Caddesi, Etiler, Konuksever gibi semtlere yolcu taşıyor. 48 de yine aynı güzergahtan geçip Kepez’e ulaşıyor. Yani total olarak baktığında yaklaşık 100-150 bin nüfusluk bir alandan söz ediyorum. Ve bu geniş alana hizmet için verilen sadece 2 minibüs. Bunlar da normal günlerde sözüm ona 15 dakikada bir sefere çıkıyor. Yaklaşık 7 yıldır aynı semtte oturuyorum daha bir kere zamanında geldiklerini görmedim. İtiraz dahi edemiyorsun çünkü itiraz demek kavga demek. Daha önce de yazdım, başka bir konuda itiraz ettiğim minibüs sürücüsü bana, “İşine gelirse bu modeller böyle..” demişti.
Ben artık isyan ediyorum. Böyle modelleri kabul etmiyorum. Bu kentin bir yaşayanı olarak, bu ülkenin vergi veren bir vatandaşı olarak karşılaştığım bu muameleyi içime sindiremiyorum. Bu köşeden defalarca seslendiğim yetkililere bir kez daha sesleniyorum. Lütfen bu kangrene bir bıçak atın artık. Gerçekten vatandaşa hizmet etmek istiyorsanız, gerçekten iyi niyetliyseniz bu ızdıraba bir son verin. Üç beş minibüs sahibi kardan zarar edecek diye vatandaşın ezilmesine daha fazla göz yummayın.
Lütfen lütfen…