Yarından sonra o hain kalkışmanın, yani 15 Temmuz darbe girişiminin ikinci yıldönümü. 40 yılı aşkın sürede sinsice devletin kılcal damarlarına kadar sızan ihanet şebekesi 15 Temmuz 2016 gecesi tanklarını, toplarını, silahlarını milletin üzerine çevirmiş ancak tarihi bir tokat yiyerek kıçının üstüne oturmuştu…
‘Bir musibet bin nasihatten ileridir’ demiş atalar. Belki o darbe girişimi olmasaydı bu hainlerin gerçek yüzlerini hala görmemiş olacaktık ve hala on binlerce dindar insan bir cemaat diye bunların peşinden gidiyor olacaktı…
Ben şahsen yaşamım boyunca tarikat, cemaat gibi yapılanmalardan uzak durmuşumdur. Ancak bir gerçek var ki, İslam toplumlarında cemaat kavramına her zaman ayrı bir önem verilmiştir. İslam tarihi boyunca cemaatler, toplumun ana dinamiğini oluşturmuştur. Toplumun ve devlet kurumlarının ihtiyacı olan nitelikli insan kaynağı cemaatler olmuş ve cemaatler insanların manevi ihtiyaçlarının karşılamasına katkı sağlamıştır. Osmanlı döneminde de tekke, tarikat ve cemaatler yine baş aktörler. Ancak Osmanlı’nın son dönemlerinde bu yapıların gittikçe geleneksel misyonlarından koptuğunu ve yozlaştığını görüyoruz. Cemaatlerin, tarikatların, medreselerin ve tekkelerin bozulma süreci en fazla devlet ve siyasetle olan ilişkilerinde kendini gösteriyor. Siyasi niyetleri, hedefleri olanların cemaatleri kullandığı, cemaatlerin de dünyevi çıkar için geleneksel yollarından saptığı görülüyor tarihte. Tıpkı günümüzde olduğu gibi…
Bugün sivil toplum örgütü gibi hareket edenler, yardım kuruluşuna, eğitim kuruluşuna, hatta siyasi partiye veya ticari bir holdinge dönüşen cemaatler var. Geleneksel yapılarından uzaklaşan ve giderek yozlaşan bu yapılar artık birer güç odağı olarak karşımıza çıkıyor. Muktedir olabilmek için iktidarın yanında konuşlanıyor veya konuşlanabilmek için her türlü yolu deniyor. İşte bugün adına kısaca FETÖ dediğimiz sözde Fethullah Gülen Cemaatini bu açıdan bir ibret vesikası olarak görmek lazım. Gücü elde etme hırsının aslında bir edep, irfan yuvası olması gereken bir yapıyı nasıl bir ihanet şebekesine dönüştürdüğünün en somut örneğidir FETÖ.
İlim, irfan sahibi nesiller yetiştirmek elbette ki hepimizin arzu ettiği bir şey. Ancak yozlaşmış bir takım yapılarla tesis etmemiz mümkün değildir. Dolayısıyla cemaatler, tarikatlar aslına rücu etmeli ve devletle, siyasetle ilişkileri, organik bağları mutlak kesilmelidir. Aksi halde bugün tarumar edilen FETÖ’nün yerini başkaları almakta gecikmeyecektir…