Avukat Semih Esen’in istifası sonrası CHP İl Başkanlığı koltuğuna partinin en sevilen isimlerinden olduğuna inandığım Mustafa Erdem oturunca Antalya CHP’de suların durulacağını düşünmüştüm. Ancak CHP’de dünkü basın toplantısından sonra bunun pek mümkün olmayacağını anladım. Bende niye böyle bir kanaat oluştuğunu söz konusu toplantı ve sonrasıyla ilgili gözlemlerimle anlatmaya çalışayım.
Başkan Mustafa Erdem’in konuşma metninden (bizlere dağıtılan) anladığım kadarıyla dünkü toplantının ana konusu, 1 Kasım itibarıyla iktidarın geride kalan bir yıllık bilançosunun değerlendirilmesiydi. Ancak Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik FETÖ/PYD operasyonu ve gazeteden çok sayıda yönetici ile köşe yazarının gözaltına alınması nedeniyle, toplantının flaş konusu bu noktaya çekilmiş. CHP tabanındaki beklenti de bu yönde olsa gerek ki, toplantıyı izlemeye gelen herkesin elinde Cumhuriyet’in ‘Teslim Olmayız’ manşetiyle çıkan dünkü sayısı vardı. Nitekim başkan Mustafa Erdem ile ilçe başkanları da toplantı öncesi basına Cumhuriyet Gazetesi’yle poz verdi. Erdem de konuşmasına, Cumhuriyet Gazetesi’ne yönelik operasyonu kınayarak başladı. Bunun muhalefeti sindirmeye yönelik sistematik bir hareket olduğunu savundu, halkı bilgilendirmek için görev yapan gazetecilerin tutuklanmalarına, özgür basının susturulmasına sessiz kalmayacaklarını söyledi. Erdem, demokrasiye, özgürlüklere ve cumhuriyete sevdalı tüm kesimleri de bu mücadeleye desteğe çağırdı…
Bana göre son derece seviyeli ve yeterli bir eleştiriydi ancak salonu dolduran partililer bu kısa açıklamadan pek tatmin olmadı. Bu arada, bir iki sloganla harareti yükseltme çabaları olduysa da Erdem’in toplantının ana konusuna geçmesi nedeniyle arzu edilen ‘gerilim’ elde edilemedi. Aynı zamanda Antalya Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası Yönetim Kurulu Başkanı da olan Mustafa Erdem, basın açıklamasında AK Parti’nin 1 yıllık bilançosunu belki de biraz mesleki alışkanlıkla olsa gerek, rakamlarla anlattı. Türkiye’nin ve Antalya’nın son 1 yılda nereden nereye geldiğini aktarırken, AK Parti’nin ‘kötüye gidişte’ istikrarı yakaladığını ifade etti. Ve bu kötü gidişe dur diyecek tek partinin CHP olduğunu savundu.
Toplamda yaklaşık yarım saat süren toplantı bitiminde salonu dolduranların yüzlerinde şaşkınlık ve hayal kırıklığını net bir şekilde görmek mümkündü. Kapı önündeki fotoğraf çekimi sırasında arka planda kalıp hayal kırıklıklarını yüksek sesle dillendirenlere de kulak misafiri oldum. “Böyle basın toplantısı mı olur”, “Cumhuriyet konusu geçiştirildi..”, “Gümbür gümbür vurmalıydı” gibi ifadelerle Erdem’i eleştirenlerin sayısı bir hayli fazlaydı.
Anlaşılan o ki, Erdem’in üslubu, sokaktan beslenen, dinamizmini eylemlerden alan CHP tabanını, daha doğrusu CHP fanatizmini mutlu etmedi/etmiyor...
Oysa kamuoyu siyasette kavgalardan artık bıktı. ‘Diyalog siyaseti’ne insanlar daha sıcak bakıyor. CHP’de bir kısım fanatik hala ‘kavga-gerginlik’ arıyor olsa da aslında Mustafa Erdem’in üslubu son derece yerinde ve doğru. Çünkü bugüne kadar provoke edilen ve edilmeye müsait ortamlar oluşturan birçok eylem gördük ve bunların hiçbirisinin CHP’ye veya ülkeye olumlu bir katkısı olmadı. Bana göre, CHP, özlediği iktidara kavuşabilmek için artık stratejisini değiştirmeli ve öncelikli olarak da bu ‘kavgacı’ kimliğinden arınmalı. Bu yüzden Mustafa Erdem gibi sadece parti içerisinde değil, parti dışı çevrelerde de sevilen, sayılan isimlerin çoğalması lazım. Ama biliyorum ki CHP fanatizmi buna müsaade etmeyecek.
Umarım yanılan ben olurum…
Esen kalın