Türkiye’nin en demokratik partisi olduğunu iddia eden CHP’de demokrasiye hiç de yakışmayacak tavırlar sergilenmeye devam ediyor…
Bir yanda, koltuğu bırakmak istemeyen Kemal Kılıçdaroğlu, diğer yanda yanına topladığı muhaliflerle bu koltuğa göz diken Muharrem İnce…
CHP kazanı fokur fokur kaynıyor.
Malum, 24 Haziran seçimleri sonrası mevcut yönetimle başını Muharrem İnce’nin çektiği parti içi muhalefet arasındaki ‘kurultay’ krizi giderek dozunu artırıyor. Seçimli olağanüstü kurultay için imza kampanyası başlatan İnce ve ekibi geçtiğimiz günlerde “630 imza topladık” dedi ve bunları parti genel merkezine sundu. Ancak kısa bir süre sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, “Yeterli sayı yok” açıklaması yaptı.
Hatırlayın; CHP Hukuk Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek kısa bir süre önce de, yerel yönetim seçimleri öncesinde demokrasi mücadelesini kararlılıkla sürdürebilecek en büyük gücün CHP olduğunu ileri sürerek olağanüstü kurultayın daha fazla tartışılmaması gerektiğini kaydetmiş ve “Parti Meclisi üyemiz Sn. Gaye Usluer'in beyan ettiği gibi seçimli olağanüstü kurultay için noter onaylı 604 imza toplanmış ise yarın saat 11.00'a kadar Genel Merkezimize sunulması, Partimizin, örgütlerimizin ve delegelerimizin imza tartışmaları içerisinde daha fazla yıpranmaması; yerel seçimler için yürütülen çalışmaların aksamaması; hukuken ve siyaseten gereğinin yapılması açısından büyük önem arz etmektedir. Yarın saat 11.00'da 604 noter onaylı imzanın Genel Merkezimize sunulması halinde gereği derhal yapılacaktır” demişti…
Genel Başkan Yardımcısı Erkek’e, muhatabından yanıt gecikmedi. Erkek’in “Yeterli sayı yok” açıklamasının ardından PM Üyesi Gaye Usluer, Twitter hesabından yaptığı iki sayfalık açıklamasında, Genel Merkez'e Kurultay için yeterli imzanın noter onaylı bir şekilde teslim edildiğini vurguladı. Usluer ayrıca, imza veren bazı isimlerin imzalarının geri çektirildiğini, CHP'de kurultay ve değişim istemeyenlerin çeşitli baskı ve hile yöntemlerine başvurduğunu filan da öne sürdü…
Görüyorsunuz değil mi?
Parti Meclisi Üyesi, genel başkanı ve genel merkez yönetimini baskı ve hile yapmakla itham ediyor. Diğer taraftan, genel merkez de muhalifleri fırsatçılıkla suçluyor...
Bunun adına da ‘demokrasi’ diyorlar…
Demokrasi mi, koltuk kavgası mı siz karar verin…
Kim haklı, kim haksız noktasında değilim.
Zaten böyle bir görevim de yok.
Ancak kurultay isteyen bir kitle varken (az ya da çok) Kılıçdaroğlu’nun ısrarla o koltukta oturmaya devam etmesi garibime gidiyor. Keza, hasbelkader Cumhurbaşkanı adayı yapılan ve konjonktür gereği farklı kesimlerden alınan oyu ‘kişisel oyu’ zannedip kendini dev aynasında gören Muharrem İnce’nin tavrının da tasvip edilir bir yanı yok.
Emin olun, bu yaşananlar Türkiye’nin en köklü partisini eritmekten, partiye yıllardır gönül vermiş tabanı ‘eksiltmekten’ başka bir işe yaramıyor.