Referandum, ittifak ve erken seçimin mimarı Devlet Bahçeli’nin partisi MHP, 24 Haziran sonrası oluşan yeni aritmetikle TBMM’de kilit parti konumuna geldi. Mecliste tek başına yeterli çoğunluğu sağlayamayan AK Parti, bundan sonra da MHP ile birlikte hareket etme zorunluluğunda. Nitekim yeni sistemin ilk Cumhurbaşkanı Erdoğan da seçim sonrası açıklamasında, “Parlamentoda her ne kadar hedefe ulaşamadıysak da inşallah elimizden gelen bütün gayretlerimizle Cumhur İttifakı’yla çözmenin çabası içinde olacağız” diyerek buna işaret etti…
Ortaya çıkan bu tabloyu şöyle okuyabiliriz; Millet TBMM’de denge yani yasamada ‘otokontrol’ istiyor. Dolayısıyla bu noktada en büyük sorumluluk MHP Lideri Devlet Bahçeli’ye düşüyor. “Milletimiz bize denge ve denetleme görevini vererek önemli bir sorumluluk yükledi” diyen Bahçeli, bu ağır sorumluluğu hakkıyla yerine getirirse partisini yeniden toparlayabilir, kopup gidenlerin geri dönüşünü sağlayabilir…
Öte yandan, muhalefete düşen ise, sandıktan çıkan sonuçtan ders almak olmalıdır. Bugüne kadar sergilenen ‘polemik siyaseti’ ile bir noktaya varılamadığı/varılamayacağı gerçeğini kabullenmek bu yolda atılacak ilk adım olabilir. Defalarca yazdık, söyledik, millet artık kavga, çatışma istemiyor. Kişiler üzerinden yapılan ve tamamen polemiğe dayalı siyaseti kabul etmiyor. Hassasiyetlerine özen gösterilmesini arzu ediyor. Terör belasının on binlerce can aldığı yüzbinlerce insanı mağdur ettiği bir ülkede adı terörle anılan oluşumlara destek vermek, ‘insan hakları, özgürlükler’ gibi hamasi nutuklarla toplumsal acıları görmezden gelmek ne kadar yanlış ise mevcut iktidarın mütedeyyin olmasından yola çıkarak durumdan vazife çıkaran ve Türkiye’de bir Arap ülkesi görüntüsü yaratmaya çalışan zihniyetlerin yaptığı da aynı derecede yanlıştır.
Millet artık yaşam biçimine, inançlarına veya inançsızlığına müdahale edilmesini istemiyor. Mevcut iktidarla belli bir düzen tutturmuş olan genel ekseriyet, işte bu düzenin bozulmasından ürktüğü ve muhalefet ‘daha iyisini yaparız’ görüntüsü veremediği için sandıktaki tercihini değiştirmiyor. 16 yıllık iktidarın girdiği her seçimi kazanmasının mantıklı tek izahı bence budur…
Dolayısıyla eğer başarı isteniyorsa muhalefetin bundan sonra yapması gereken öncelikli şey, mantalite değişikliğidir. Bu toplumsal beklentilere cevap verecek, toplumu ikna edecek, güven telkin edecek yeni bir siyaset anlayışını hızla harekete geçirmektir. Tabi bunları yaparken her şeyden önce milletin iradesine saygı duyulmalıdır. İktidara oy veren kitleleri aşağılamak, hakir görmek gibi gafletlerden vazgeçilmelidir.
Unutulmamalıdır ki; Siz ne yaparsanız yapın, ne isterseniz isteyin bu ülkede millet ne derse o olur…