Şırnak’ın Cizre ilçesinde bölücü örgütün saldırısında şehit oldu er Vedat Dolançay. Aslen Vanlı’ydı ama Bodrum’daki bir dalış merkezinde çalışıyor ve amatör küme takımlarından birinde futbol oynuyordu. 6 kardeşi daha vardı. Şehit haberi hem memleketi Van’da hem de yaşamını sürdürdüğü Bodrum’da büyük üzüntüye yol açtı. Tabi ateş en çok da düştüğü yeri yaktı. Annesi, babası, kardeşleri bu ateşi yüreklerinin en derininde hissetti kuşkusuz. Ve fakat babası Vezir Dolançay bu büyük acıya rağmen çıktı, “Ben Kürt oğlu Kürt’üm ve şehit babasıyım. Şehidime kurban olayım” deme ferasetini gösterdi. Çok ama çok anlamlı bir çıkış. Özellikle Türkle Kürdü ayırmaya, sanki iki düşman milletmiş gibi göstermeye çalışanlara, her Kürdü PKK ile özdeşleştirme gayretinden vazgeçmeyenlere kapak olacak bir çıkıştı bu.
Vanlı Vedat son örnek.
Daha böyle nice Kürt gençleri var hayatının baharında toprağa düşürülen…
Yıllardır şehit edilen onbinlerce polis, asker, öğretmen, imam vs. arasında o kadar çok ki Kürt kökenli olan…
Sözüm ona Kürtlerin haklarını savunduğunu iddia eden PKK denilen illet ve uzantıları ile solcu, hümanist, aydın, insan hakları savunucusu geçinen bir kısım zümre bu durumlarda ansızın sessizliğe bürünüyor nedense…
Daha başlangıç yıllarında köylerde, mezralarda, evlerinde, yataklarında katledilen Kürt bebeklerini unuttular şimdi ‘Bebek katili devlet’ yaygarası yapıyorlar…
Şu sıralar bu kesim anlaşmış gibi hep bir ağızdan feveran ediyor. Neymiş efendim Doğu’da Güneydoğu’da devlet kitlesel katliam yapıyormuş, masum bölge insanını öldürüyormuş…
Polisi, askeri engellemek için kazılan hendekler, güvenlik kuvvetlerine yönelik saldırılar, neredeyse hemen her gün şehit edilen Mehmetçikleri, polisleri görmezden gelen bu zihniyet, teröristleri ‘masum’ göstermek için olağanüstü bir çaba sarfediyor. Ne çok hainimiz varmış. Koynumuzda ne çok yılan beslemişiz şimdi şimdi görüyoruz…
Birileri terörle ülkeyi bölmeye, parçalamaya çalışırken, birileri sırf iktidarı devirmek, özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı saf dışı bırakmak adına göz göre göre ihanet ediyor. Geçmişte yapılan hatalar temcit pilavı gibi ısıtılıp ısıtılıp milletin önüne konuluyor. Mevcut iktidar bugün yapılması gerekeni yapıyor. Devletin ve milletin bekası için terör denilen belayla hak ettiği şekilde mücadele ediyor, tepkiler gırla. Hemen ‘Çözüm Süreci’ hatırlatılıyor. PKK’nın kentlerde yapılanması, palazlanması buna bağlanıyor. İktidarın söz konusu süreçte bunlara ‘göz yumduğu’ öne sürülüyor. Velev ki öyle. Benim de tasvip etmediğim bir çok şey var. Çözüm sürecine, daha doğrusu uygulanış şekline başından beri karşıyım. Birçok noktada yanlış üstüne yanlış yapıldı. Lakin artık o yanlışların farkına varılmış olması da bir erdem değil midir.
Cumhurbaşkanı PYD terör örgütüdür diyor, aksini savunan ABD’ye posta koyuyor, bakıyorsun içimizdeki İrlandalılar yine işbaşında. İktidara ve Erdoğan’a, “Eee geçen yıl PYD’nin liderini sen misafir etmedin mi ? Dün dosttu bugün terör örgütü mü oldu” gibisinden saldırılar başlıyor. Ya arkadaş, Allah aşkına bunu hangi devlet yapmıyor. Devletin ali menfaatleri için günün şartları neyi gerektiriyorsa ona göre bir strateji belirlemenin neresi yanlış. Aradan geçen süre içerisinde PYD’nin gerçek niyeti, gerçek yüzü görülmüş olamaz mı?
Ama yok.
Bunların niyeti devletin ali menfaatlerini korumak, iddia ettikleri gibi insan hakları filan değil. Bir kısmının hedefi belli; devleti parçalamak.
Diğerlerinin de amacı iktidarı ve bilhassa Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek…
Farkında olmadıkları şey ise, onlar böyle davrandıkça devletin de, iktidarın da giderek daha güçlendiği.
Durmayın devam edin. Açık yara öldürmez güçlendirir…
Sevgiyle kalın.