‘‘Ön yargıları parçalamak atomu parçalamaktan daha zordur” demiş ünlü bilim insanı Einstein…
Az ya da çok, kabul etsek de etmesek de hepimizin ön yargıları var.
İlişkilerimizi etkileyen, rotamızı belirleyen ve çoğunlukla da yanlışa sürükleyen…
Sözlükteki tanımıyla; İnsanların gruplara, nesnelere, ideolojik fikirlere ve diğer insanlara karşı önceden belirlediği düşünce ve tutum olan ön yargı aslında sadece bireylere has da değil. Devletlerin, toplumların da ön yargısı var. Her toplumun belli başlı inançları, klişeleri var mesela. Amerika’da yıllarca siyahilere karşı sergilenen ayrımcı tutum (ki, günümüzde bile olduğunu görüyoruz) Orta Doğu coğrafyasında kadın ve erkek arasındaki hak ve özgürlük farklılıkları toplumsal ön yargılara örnek gösterilebilir. Bu ön yargılar toplumda geçmişten gelen klişelerin sürekli olarak yeni nesillere aktarılması ve toplumun genel bakışı haline gelmesiyle oluşuyor. Bizim toplumumuzda bile hala birçok alanda mevcut olan ‘Erkek yapar, kadın yapamaz’ algısını örnek verebiliriz…
Toplumsal ön yargının temelinde, belirli bir gruba uyan herkesi ‘aynı’ olarak görme eğilimi var. Yani ön yargı, belirli özellikleri veya inançları olan her bireyi çok geniş bir fırça ile boyar ve bu hayattaki her insanın ayrı bir renk olduğunu görmezden gelir. Tabi bir de kişisel ön yargılar var. Örneğin bulunduğunuz ortama biri geldiğinde o insanın kıyafetine, bakışına, tavırlarına göre kendinizce bir karakter analizi yaparsanız bu sizin kişisel ön yargınız olur.
Toplumsal ön yargı ailelerden başlar. Bebekler nasıl ki konuşmayı ailelerinden öğreniyorlarsa ayrımcılığı öğrenmeye de burada başlıyor. Bir annenin bir grup, ırk hakkında söylediği şeyler çocuğun bilinçaltında yer ediniyor. Çocuk, yetişme sürecinde bilincine giren şeylerin çoğunu ailesinden ve çevresindeki kültürden alıyor ve böylece ön yargının tohumları atılmış oluyor. Yani toplumun ön yargısız olması, ailenin ön yargısız olmasına bağlı. Dolayısıyla bu konuda öncelikle ailelerin bilinçli olması ve çocuklarına her insanın eşit hak ve özgürlüklere sahip olduğunu anlatması lazım.
Peki sadece ailelerin bu konuda dikkatli olması ön yargıların tamamen bitmesini sağlar mı?
Bu soruya ‘evet’ demek zor çünkü çocuklar büyüdükçe yaşıtlarının üzerindeki etkisi, çevresel faktörler ve hele hele medya bu algıların oluşmasında bir hayli etkili. Medyada yeralan birçok film ve reklamla dahi ön yargı tohumları ekiliyor. Amerikan filmlerinde genellikle siyahilerin ‘kötü adam’ olarak gösterilmesi, soykırıma uğrayan Kızılderililerin sürekli ‘cani, katil, vahşi’ olarak sunulması gibi…
Yine bizim toplumumuzda, “Erkek adam ağlamaz”, “Kadın mühendis olmaz” gibi kalıplaşmış ön yargılar da yine filmler ve reklamlar aracılığıyla topluma sürekli empoze ediliyor.
Öte yandan, kişisel ön yargılara baktığımızda, ikili ilişkilerin, daha doğrusu sağlıklı ilişkilerin kurulması önündeki en büyük engel olarak ön yargıları görüyoruz. Yeni tanıştığınız birisine karşı temkinli davranmak, ön yargıyla hareket etmek sizin yaşamınızı kısıtladığı gibi, karşınızdaki insana da sizinle ilgili kötü enerji ve izlenim verir. Çünkü alay ve ayrımcılığa sürekli olarak maruz kalma, benlik saygısını düşürür. Bu tür ön yargılara maruz kalanlar, toplumda ait oldukları yerden emin olmazlar. Onlara karşı ön yargılı davrananlara ve bu ön yargıları oluşturanlara yönelik nefret ve öfke geliştirirler. İşte günümüzde özellikle siyaset kurumlarının da çabasıyla toplumda yaşanan kutuplaşmaların da temelinde yatan şey aslında budur. ‘Her Kürt mutlaka PKK’lıdır’, ‘Her CHP’li ateisttir’, ‘Her MHP’li ırkçıdır’ gibi ön yargılar, kitleleri birbirine düşman etmektedir…
Dolayısıyla öncelikle yapacağımız şey, toplumsal ve bireysel ön yargılardan kurtulmak olmalıdır. Bir sorunu çözebilmek için önce o sorunun varlığını kabul etmek gerekiyor. Yani önce ön yargılı olduğumuzu kabul etmeliyiz. Ardından empati yapmalıyız. Karşımızdaki insanları/toplumları anlayabilmek için onların penceresinden bakmayı denemeliyiz. Farklı düşünceleri anlamaya çalışmalı ve en önemlisi de egolarımızdan sıyrılmalıyız…
Ön yargıların yıkıldığı bir dünya dileğiyle…
İyi tatiller…