Antalya Ülkü Ocakları İl Başkanı Emrah Taşkın dün facebook’ta aşağıda okuyacağınız paylaşımı yapmış. Aklımdan geçenleri dile getirmiş adeta. Ben de uzun zamandır bu konuda bir şeyler yazmayı planlıyordum. Aynı zamanda bir hukuk adamı olan Taşkın’ın noktasına, virgülüne katıldığım bu yorumunu bir de ben paylaşmak istedim.
Bakın ne demiş Avukat Emrah Taşkın;
“Bir haller oldu memlekete...
Son zamanlarda, devletin kolluk görevlileri tarafından yakalanan suçluların dövülmüş, yüzü gözü kan revan içinde kalmış, perişan halleri sosyal medyada marifetmiş gibi paylaşılıp duruyor.
Hangi kanun, hangi kural, hangi nizam gözaltına alınan, tutuklanan suçluların işkenceye tabi tutulacağını yazıyor?
İşkence ne zamandan beri meşrulaştı bu memlekette?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti alelade bir devlet, Türk milleti de amaçsız ve şuursuzca hareket eden bir yığın değildir, olmamalıdır.
Düşmanına dahi merhamet eden ceddin torunları biz miyiz gerçekten?
Türk milleti tarih boyunca girdiği her mücadelede vuruşma hukuku ve ahlakıyla hareket etmişken nedir bu pervasızlık?
Dünden bize kalan ve evlatlarımıza, gelecek nesillere emanet edecek, miras bırakacak hasletleri tükete tükete yaşıyoruz...
Ve ne yazık ki bu gidişle kinden, nefretten, kibirden başka bir şey kalmayacak elimizde...
"Adalet, kainatın ruhudur" diyor Ömer Hayyam...
Ruhumuz tükeniyor dostlar...
Unutmayın, adalet herkese lazımdır...”
Evet gerçekten de herkesin bu yorumdaki soruları kendine, vicdanına sorması gerek…
Şimdi kimse bundan farklı yorumlar çıkarmasın. Terörü de, teröristi de lanetliyoruz elbet. Masum insanları katleden canileri hoş görmemiz mümkün mü? Lakin Emrah Taşkın’ın da vurguladığı gibi eğer biz bir hukuk devletiysek kim olursa olsun, hangi saikle yapılıyorsa yapılsın işkenceyi kabullenmemiz de mümkün değildir.
Aman dileyene kılıç çekilmez bizim inancımızda.
Öyleyse nedir bu işkence paylaşımları?..
Tamam bu kişi beyni yıkanmış bir cani. 39 insanımızı acımasızca katletmiş bir canavar. Peki onun ağzı yüzü dağıtılmış fotoğraflarını paylaşan, bu paylaşımlara alkış tutanlara ne demeli? Bu kişiler acaba hangi duygularını tatmin ediyor?
Bu cani zaten polisimizin üstün gayretiyle ele geçirilmiş. Bundan sonrası yargının işi. Yargılanacak ve elbette hak ettiği cezayı en ağırından alacaktır.
Öyleyse nedir bu pervasızlık?..
Ne oldu bize?
İçimizdeki insanlık düğmesini hangi ara kapattık?
Ne oldu merhametimize, vicdanımıza?
Gerçekten biz bu muyuz, kin ve nefret dolu bir gelecek mi bırakmak istiyoruz çocuklarımıza?..
Herkes ama herkes bu zaviyeden bir kez daha düşünmeli bence…