Bugün, hepimizin başına “her an gelebilecek” ve bizi çaresiz bırakabilecek bir olayı yazacağım..
Bugün, “7 aylık ömründe sayısız ilaç sayısız tedavi ve hastalıkla uğraşan ve bunların hepsine o küçücük bedeni ile direnmeye çalışan minicik elleriyle hayata sımsıkı tutunan” minik Ebrar’ın babasının feryadını, ama daha çok “uyarısını” yazacağım..
“Ateş düştüğü yeri yakıyor” derler..
Bir gün o ateşin size de düşebileceğini unutmayın..
Ve “Raşit Güdoğdu”nun 6 Aralık’ta sosyal medyada kızının fotoğrafıyla birlikte paylaştığı ve çok kişinin de bunu paylaşarak daha fazla görülmesini sağlamaya çalıştığı yazısını çok dikkatli okuyun..
Ötesini yazmama gerek yok..
Ne yapmanız gerektiğini zaten anlayacaksınız..
…
BİR BABANIN FERYADI
“Bugün kızım Ebrar için yapılan 2. ilik naklinin de olumsuz sonuçlandığının haberini aldık..
7 aylık ömründe sayısız ilaç sayısız tedavi ve hastalıkla uğraşan ve bunların hepsine o küçücük bedeni ile direnmeye çalışan minicik elleriyle hayata sımsıkı tutunan kızım kadar olamayıp, o narin vücuduna bir iğne girmesin diye 5 bilemedin 10 dakikasını ayırıp Kızılay’a gitmeyen ve bu okuduğu yazıyı göz ardı edenlere sesleniyorum..
Benim kızım ya da başka bir kişinin yaşama şansı belki de sizin damarlarınızda dolaşıyor..
Ve siz bunu bile bile bir kişinin hayatıyla oynuyorsunuz..
Beni aramanıza, bana sormanıza gerek yok..
Belki bana, belki başka birine can vermek, tanımadığınız birine bir ömür bağışlamak zor değil..
5 dakika Kızılay’a gidip o narin vücudunuzdan 2 tüp kan verip ‘kök hücre’ bağışında bulunun..
Bulunun ki; vicdanınız rahatlasın..
Bulunun ki; ben verdim inşallah birine tutar diye dua edebilesiniz..
Hepimiz anne-baba-abi-amca-yenge-hala-teyze ya da elbet bir gün bunlardan biri olacağız..
‘Bana ne’ demek, göz ardı etmek sizi bundan kurtarmaz..
Belki bu söylediklerim size komik, anlamsız ve manasız geliyordur..
Ama, canınızdan cana böyle bir şey olursa ve benim düştüğüm çaresizlik, benim yaşadığım zorlukları yaşadığınızda belki anlarsınız..
Bu 7 aylık sürede benim ismimi bile bilmeyenler, beni arayıp sorgusuz-sualsiz yardım için uğraşırken, benim çevremde olup bu yazdıklarımı hiçe sayanlar..
Yüce Allah’ım benim düştüğüm bu duruma hiçbirinizi düşürmesin ve rabbim hiç birinizi böyle bir şeyle sınamasın..
Önümüzde kısıtlı bir zaman var, gerisi sizin takdiriniz..
Hepinizden Allah’ım razı olsun..
Bu yazıyı sadece kök hücre hakkında yazdım..
Kesinlikle maddi bir beklentimiz ve talebimiz yoktur..”
…
KÖK HÜCRE NEDİR?
Evet, Raşit Gündoğdu’yu okudunuz..
Emini hemen hepinizin yüreği daraldı..
Vicdan yapmayın, gereğini yapın..
…
Bunun için önce şu “kök hücre”yi bir öğrenelim..
Kök hücreler, “vücudumuzdaki bütün dokuları ve organları oluşturan ana hücreler”dir..
Bir canlının yumurta ve sperm hücrelerinin döllenmesi ile başlayan embryo döneminden itibaren yaşamı boyunca her türlü doku ve organın gelişmesinde ve yenilenmesinde rol alırlar..
Bunu şu özellikleri ile sağlarlar:
1- Farklılaşmamış hücrelerdir.. 2- Sınırsız bölünebilme yeteneği ile kendileri gibi yeni kök hücreler oluşturabilirler.. 3- Organ ve dokulara dönüşebilme yeteneğine sahiptirler..
Kısaca, “bütün canlılar kök hücreler vasıtasıyla gelişmekte ve yaşamını sürdürmektedir” diyebiliriz..
…
Peki “kök hücre bağışçısı” nasıl olunur?
Bağışçı olmak isteyen bir kişi öncelikle 18-50 yaş aralığında ve sağlıklı olmalı..
(Yani; Hepatit B, Hepatit C ve Sifiliz hastalığı geçirmemiş olan, kronik hastalığı bulunmayan, kanser, HIV ( AIDS ) tanısı almamış olan ve madde bağımlısı olmayan kişiler..)
Kızılay’a gidiyor ve “kök hücre bağışçısı” olmak istediğiniz söylüyorsunuz..
Başvuru sonrası bir bilgilendirme görüşmesi yapılıyor..
Eğer bağışı kabul ederseniz, “Gönüllü Kök Hücre Bağışçısı Bilgilendirme ve Onam Formu”nu doldurup imzalayarak bu bağışı resmi olarak onaylamanız sizden isteniyor ve ardından 3 tüp kan örneği alınıyor..
Hepsi bu kadar..
…
BUNU FARKEDİN YETER
Evet..
Raşit Gündoğdu’nun dediği gibi; “hepimiz anne-baba-abi-amca-yenge-hala-teyze ya da elbet bir gün bunlardan biri” olacağız..
Kimbilir, ateş hangimize düşecek..
İşte bu ateşi söndürmek sizlerin elinde..
Bunu anlayın, bunu farkedin yeter..