Evet, şu anda “serseri devlet”lerden biri olan İran’da halk birbirine düştü, kan gövdeyi götürüyor..
“İnsan hakları” konusunda en uygar ülke görünümündeki ABD, İngiltere ve İsrail ise, “yönetime bize biat edecek biri gelinceye kadar sokak hareketlerini destekliyoruz, daha çok kan dökülsün, halk birbirini kırsın” diye açıklama yapıyor..
Ve ABD ile İngilizlerin elinde/kontrolünde UPI, AP, CNN, BBC gibi dünyadaki en büyük ve en etkin haber ajansları da dünyaya, “İran’da insanlar aç, bu nedenle yönetime baş kaldırıyorlar” anlamında “ALGI” yayıyor..
Dünyanın yüzde 90’ı bu haber kanallarından gelen haberleri okuyor/dinliyor ve görüntüleri izliyor..
Ama..
İran’daki ayaklanmaya bakıyorsunuz, “açlık”la falan hiç ilgisi yok..
Ayaklananlar “market ya da lokanta/restoran” gibi yiyecek olan yerlere değil, ya askeri üslere saldırıyor ya da silah depolarına..
Böylece anlıyorsunuz ki; İran’daki sokak çatışmalarını destekleyenler, aynı zamanda “İranlı hainleri kullanarak” bu çatışmaları planlayıp uygulayanlar..
Hedefleri de, yıllardır ambargoya rağmen ABD’ye diz çökmeyen İran yönetimini alaşağı etmek..
…
Hiç kuşkunuz olmasın..
İran engeli aşıldığında sıra bir başka “serseri devlet” olan Türkiye’ye gelecek..
“Gezi” türü ayaklanmalar ve çatışmalarla aynı senaryo “içimizdeki hainler” kullanılarak Türkiye’ye uygulanacak..
Çünkü; tıpkı İran’da olduğu gibi, ülkemizde de ABD ve eksenindeki İngiltere ile İsrail’e biat etmeyen bir yönetim var..
…
SERSERİ DEVLETLER NE DEMEK?
“Serseri devletler” deyip duruyorum, merak etmişsinizdir..
…
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından, ABD bir “düşman yaratma” stratejisi geliştirdi..
Yönetimine biat ettiremediği veya kendi adamlarını yerleştiremediği ülkeleri “serseri devlet (rouge state)” statüsüne soktu..
Hatta bunu da, “1. Serseri Devletler, 2. Serseri Devletler” diye iki kategoriye ayırdı..
Ve “nükleer silah ürettiklerini/terörizmi desteklediklerini iddia etmek ve askeri müdahalede bulunmak için” kullandı/kullanıyor..
Birinci Serseri Devletler, “Irak, Libya, Suriye ve Kuzey Kore..”
Bunlar, öncelikli olarak “istedikleri şekle sokulması” gereken devletler..
İkinci Serseri Devletler ise, “İran, Mısır, Küba, Türkiye ve Sudan..”
Öncekilerin ardından “işlem yapacakları” ülkeler..
…
Liderleri değişen Küba ve Kuzey Kore ile -şimdilik- fazla uğraşmıyor, beklemede..
Libya, Irak, Mısır ve Sudan’da işlem tamam..
Şimdi sırada (biz dahil) diğerleri var..
…
DELİCE HAREKET ETME STRATEJİSİ
Bunları biraz açalım ve siz de dünyanın manzarasına daha iyi bakın..
…
Noam Chomsky, “serseri devlet kategorisi, ABD’nin dünyadaki hukuk dışı müdahalelerini meşrulaştırıcı kavram olarak geliştirilmiştir” diyor..
Kim bu Avram Noam Chomsky?
Amerikan aktivist, dil bilimci, filozof, mantıkçı, siyasî eleştirmen, tarihçi ve yazar..
7 Aralık 1928'de Philadelphia, Pensilvanya'da doğdu ve Rus göçmeni William Chomsky'nin oğlu..
Noam Chomsky, ABD’nin soğuk savaş sonrası dünya egemenliğini kendi tekeline geçirme hedefiyle, “Sovyetler Birliği yerine, serseri devletler kategorisi” konulduğunu söyledi..
Chomsky'ye göre “yeni düşmanlar bulma” dönemi başlamıştı ve serseri devletlerin tehlikesine karşı stratejiler oluşturuldu..
Bu yeni caydırıcı stratejilerin de ana hatları şöyle çizilmişti:
“Kendimizi mantıklı, rasyonel göstermek son derece zararlı olacaktır.. Hükümetimizin çılgın ve kontrol edilemez imajı düşmanlarımızda korku ve kaygı yaratacaktır.. Hukuka ve uluslararası antlaşmalara uyum da saçma, gereksiz, çocukça bir bağlılıktır..”
Bu teori İsrail'de, 1950'deki İşçi Partisi hükümeti tarafından geliştirilmiş ve “delice hareket etme stratejisi” adı verilmişti..
Ardından İsrail, “uluslararası teröre karşı” savaşmakta olduğunu ilan etti, Batı'nın idealleri ve güvenliği için mücadele ettiklerini ileri sürdü..
Gazze’de BM okul binası dahil sivil alanları bombaladı, kimse de sesini çıkartmadı..
Böylece ABD ve İngiltere, uluslararası hukuka ve antlaşmalara, serseri devletler söz konusu olduğunda boş verileceğini göstermiş oldu..
“Biz gerek görürsek tek taraflı müdahale edebiliriz, ulusal çıkarlarımız Ortadoğu'da hayatidir” sözleri ABD'nin ilk kadın Dışişleri Bakanı Madeleine Korbel Albright'a aittir..
…
BU TUZAĞA BİZ DÜŞMEYELİM
Manzara “müthiş” değil mi?
“Biz gerek görürsek tek taraflı müdahale edebiliriz” diyen bir zihniyet, “dünya sadece kendilerine ait”miş gibi davranmaktan hiç çekinmiyor..
Uluslarararası hukuk, insan hakları, uygarlık falan fasa-fiso bunlar için..
Böylesine “süslü laflar”ın ve haber ajanslarının arkasına sığınarak “Batı hayranı” taraftar topluyor, bunları da istediği zaman “onların gerçek yüzünü görenlerle” çatıştırıyor..
Bunları yapamazsa, Reza Zarrab’la bize yaptığı gibi “kumpas” kuruyor..
Suikastler yapıyor, darbeler düzenliyor..
…
Sık sık “başka Türkiye yok” diyorum..
Niye diyorum?
“ABD-İngiltere ve eksenindeki devletlere kanmayın, ülkenize sahip çıkın, sizi çatıştırma tuzaklarına düşmeyin” diye diyorum..
Tekrar söyleyeyim; İran’da işlem bittikten sonra sıra Türkiye’de..
İran halkı bu tuzağa düştü, biz düşmeyelim..