Bugünkü yazıma da, -beyninize kazınsın diye- dünkü cümlelerimle başlıyorum..
24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimlerinin arifesindeyiz..
Türkiye için, bir “dönüm/dönüşüm” noktasındayız..
Yarın kullanacağımız oylarla;
1- Ya sömürülen, ezik, pısırık, kararlarını kendisi veremeyen bir ülke/bir millet olacağız..
2- Ya da; kendi kendini yöneten, kaynaklarına sahip çıkan, milli üretimi giderek artan, eziklikten kurtulmuş başı dik bir ülke/bir millet olacağız..
Karar sizin..
Ben bugün sadece küçük bazı hatırlatmalar yaparak, “kimlerin sizi nereye sürüklediğini” görmenize yardımcı olmaya çalışacağım..
…
TAKTİKLERİ HEP AYNI
Hafızanızı yoklayın..
15 Temmuz (darbe girişimi) sonrasında yaşadığımız bir ay ve 16 Nisan’dan (referandumdan) 2 ay önce başlayan gelişmeler zinciri bize çok önemli “tüyo”lar vermişti..
“Sokağa çıkın” çağrılarının yapıldığı, sosyal medyanın da “tıpkı bugünlerde olduğu gibi” algı operasyonlarına tavan yaptırdığı günlerdi..
Referandum sonrasında ortaya çıkan tabloyu hatırladınız mı?
“Tamam, bu meseleyi de atlattık, artık önümüze bakalım/bakmalıyız” dediğimiz an, “darbe oyunları”nın kendini tekrarlayan yapısı ortaya çıkıyordu..
Bu yapı hala devam ediyor..
Milletimizin; kendi yaşam hedeflerinin yanında, “milli var oluş” için de büyük bir mücadele vermesi gerekiyor artık..
Yani, zorlu ve yorucu bir süreç var önümüzde..
Belli ki..
Emperyalistler 100 yıl önce üstün silahlarıyla etkileri altına aldıkları milletleri bugün, sabırlı ve ısrarlı oyunlarla “diz çöktürmeye” çalışıyor..
Farkındaysanız..
Artık sosyal medyadaki hedefi belli bir mesaj, Tomahawk füzesinden daha yüksek tahrip gücüne sahip bir silah oluveriyor..
Bu nedenle..
Sosyal medyada ne yazdığınıza, ne yorum yaptığınıza, ne okuduğunuza ve okuduğunuzun ne anlama geldiğine çok dikkat etmelisiniz..
…
MAZİYE BİR BAKIVERİN
Şu referandum günlerini biraz daha hatırlamakta fayda var..
…
Referandum öncesinde başlatılan ve yoğun bir şekilde sürdürülen “halkı sokağa dökme” çabalarını sanırım biliyorsunuz..
“PKK destekçisi Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) üyelerinin taraflı raporu” işaret fişeğini ateşlemişti..
CHP Genel Başkanı başta olmak üzere birçok CHP’li vekil, HAYIR’cılara “isyan çağrısı” yapmıştı..
Alman medyası “sokaklar niye boş” diye sormuştu..
İngiltere'nin önde gelen gazetelerinden biri olan The Guardian, “Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı yeniden sokak eylemlerinin başlayabileceğini ve Batı'nın buna destek verebileceğini” yazmıştı..
ABD basını, “NATO Türkiye’ye müdahale etsin” haberleri yapmıştı..
Gezi'nin sponsoru, dünyadaki ayaklanmanın arkasındaki isim Soros, 100 milyon dolar bağışladığı Açık Toplum Enstitüsü'nü görevlendirerek Türkiye karşıtı kampanya başlatmıştı..
Sahte video ve uyduruk resimlerle halkı isyana çağıran organize sosyal medya hesapları, ateşe benzin döküyordu....
Yani..
Emperyalistler 100 yıl önce üstün silahlarıyla etkileri altına aldıkları milletleri bugün, sabırlı ve ısrarlı oyunlarla “diz çöktürmeye” çalışıyor..
...
Bütün bu olanlar, EVET kararının “Türkiye için ne kadar doğru bir karar” olduğunu ortaya koymuştu..
Yarın bu “doğru karar”ın DEVAMI için oyumuzu kullanmak zorundayız..
…
UMUTLARINI BİTİRELİM
Hatırlayın..
2013 haziran ayından bu yana ülkemiz, neredeyse emperyalistlerin “dış müdahale laboratuvarına” döndü..
17-25 Aralık’ı bizde başaramadılar, Brezilya’da tutturdular..
Mısır’da başardıklarını ise biz 15 Temmuz’da püskürttük..
Terör korkusu, ekonomik baskı derken..
“İstikrarsız ve kolay kontrol edilebilir bir Türkiye” istekleri hala bitmedi..
Referandum son ümitleriydi..
Orada da hüsrana uğrayınca “sokağa dökme” gayreti içine girdiler..
Bu millet bunu da püskürttü..
Demek ki, bu topraklarda istedikleri olmuyor, sürekli olarak “halkın iradesine” çarpıyorlar..
Şimdi ise referandumun icraatını sağlayacak olan 24 Haziran seçimlerine sarıldılar..
Yine –içimizdekileri de kullanarak- her yönden saldırıyorlar..
Milletimiz bunu da püskürtecektir eminim..
Dikkat edin, hala bizi sokağa dökmeye çalışıyorlar..
Bizi birbirimizle çatıştırmak istiyorlar..
Hangi siyasi görüşte olursa olsun; halkımız bu tuzaklara düşmemelidir..
…
Tekrar tekrar tekrar söylüyorum;
Başka Türkiye yok..