Temeli “adalet” olan bir yönetim, her toplumun ve topluluğun özlemidir..
Aynı zamanda, “halkının sesine kulak veren” bir yönetim de her toplumun ve topluluğun özlemidir..
“İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın” önermesi de, böyle bir yönetim özleminin ifadesidir..
…
ÇİLE ÇEKTİRMEMEK ÖNEMLİ
Bugün, bu özlemlerden yola çıkarak sizlere, “nasıl bir yönetim istersiniz” diye sormak istiyorum..
Biliyorsunuz;
“Kamu hizmetlerini hızlandırmak, vatandaşa zaman kazandırmak, vatandaşın yaşam kalitesini yukarıya çekerek memnuniyeti artırmak” bir devlet için çok önemlidir..
Ve vatandaş bunlara kavuşturulurken, “çile çektirmemek” de çok önemlidir..
Bu nedenle halk, “bir talebi, şikayeti, açıklaması” olursa bunu devleti yönetenlere direkt iletmek ister..
Bugüne kadar olduğu gibi, “aracılar”la iletilen iş, kaplumbağa hızından öteye gitmiyor..
Evet, bazı belediyelerde “Halkla İlişkiler, Beyaz Masa, Turunç Masa” gibi vatandaşa kolaylık sağlamak için kurulmuş “lokal” hizmet birimleri var..
Ama, bunlarla ilgili yapılan çok sayıda şikayet ve serzeniş, “gereken hizmeti gerektiği şekilde veremediklerini” gösteriyor..
…
HERKESE AÇIK BİR KAPI
Halk lokal değil genel, yani her konuda, her türlü sorun ve şikayetini ileteceği bir mercii/makam olsun, yaptığı başvuru da hemen cevap bulsun istiyor..
Halk bugüne kadar bunu genellikle “vekilleri” aracılığıyla yapıyordu..
Ama, “iktidar vekili ile muhalefet vekili farkı” nedeniyle, halkın bir bölümünün istek ve şikayetleri gereken yerlere ulaştırılamıyordu..
Veya BİMER-CİMER’e internet ortamında yapıyor, ama çoğu kez cevaplar gecikiyordu..
“Ben vatandaşlarımı partilerine göre ayırmayacağım, herkesi dinleyecek, herkesin derdine çare olacağım” diyen bugünkü yönetim, buna bir çözüm yolu buldu..
Ve İçişleri Bakanlığı aracılığı ile bir proje üretti ve başlattı..
Adı, “Açık Kapı-Milletin Kapısı”..
Vatandaş odaklı hizmetlerden biri olan bu proje “pilot il”lerden biri olan Antalya’da da uygulanmaya başlandı..
Yani; partisi, inancı, ideolojisi, hayat görüşü, cinsi ne olursa olsun, Antalya halkı da artık devleti yönetenlere istek ve şikayetlerini büroya giderek DİREK iletebilecek..
Bu istek ve şikayetler çok hızlı bir şekilde sonuçlandırabilecek..
Artık kapı kapı gezmeye de gerek yok, milletin kapısı HERKESE açık..
…
ÖNEMLİ BİR AVANTAJ
Bu noktada, önceki gün Valilik Ek Binası’nda oluşturulan “Açık Kapı Milletin Kapısı” bürosunun açılışında açıklama yapan Vali Münir Karaloğlu’na kulak vermekte fayda var:
“Açık Kapı’nın, emniyetten milli eğitime, tarımdan tapuya 43 ayrı kurumda irtibat görevlileri var..
Vatandaşın Antalya’daki kamu, kurum ve kuruluşlarıyla ilgili şikayetleri, talepleri ve önerileri tek elden gerekli yerlere iletilecek..
Sadece iletilmeyecek..
Bu büro, hem talepleri ve şikayetleri ilgili kurumlara iletebilecek hem de hızlı şekilde sonuçlandırabilecek..
Uygulama ile vatandaşın gereksiz yere kurumlarda dolaşmasının ve zaman kaybının önüne geçilmiş olacak..
Ayrıca.
Bu sistemin istatistiklerini de tutacağız..
Vatandaş en çok hangi kurumdan neyi talep ediyor, en çok şikayet hangi kurumdan/hangi konudan bunları göreceğiz..
Ve kamu kurumlarını planlarken bunlar önemli avantajlar sağlayacak..”
…
DENEME VE YANILMA
Evet..
“Vatandaşla üst düzeyde iletişimin kurulması, taleplerin etkin ve hızlı alınarak takip edilmesi ve sonuçlandırılması” amacıyla oluşturulan ofiste, talep, öneri ve şikayetler tek noktadan çözüme kavuşturulabilecek..
Yepyeni bir uygulama bu..
İyi mi olur kötü mü?
Belediyelerdeki benzerleri gibi “siyasi bir şov” malzemesi haline gelir mi gelmez mi?
Bunu zaman gösterecek..
Çünkü, getirilen her türlü sistem ve uygulamada sonuçlar “deneme-yanılma” yolu ile alınır..
Uygulama iyi ve faydalı ise; yanlışları düzeltilir, eksikleri giderilir, yola devam edilir..
Yoksa, yerine daha iyi bir proje getirilmeye çalışılır..
…
BENCE FAYDALI OLUR
Ben, kendi adıma 15 ilde başlayan ve yakında bütün Türkiye’de uygulamaya geçirilecek olan “Açık Kapı-Milletin Kapısı” projesinin faydalı olacağına inanıyorum..
Yeter ki, vatandaş bu uygulamaya gereken hassasiyeti göstersin..
Yeter ki, bu güzel uygulama siyasete kurban edilmesin..
Düşünene, geliştirene ve uygulayana teşekkür ederim..
Artık, “halk için projesi olmayanlar, halk için proje geliştirmeyenler” düşünsün..