Son yıllarda insan kalabalığı arttı. Caddelerde yürümek neredeyse zor.. Her türden insan var..
”Bu kadar insan nereden geldi” diye düşünmeden edemiyor insan.
Göç Suriye’den iç savaştan kaçanlarla başladı. Önce insani yardım dendi gün geçtikçe sayıları arttı. Güneş kum deniz derken kopan Antalya’ya gelmeye başladı.
Bunları Filistinli, Faslı, Afganlı, Hintli ve Afrikalılar izlerken, komşuda Rusya-Ukrayna savaşı patladı..
Yine kaçanlar bize gelmeye başladı. Gelenlerin ardı arkası kesilmedi. Yetkililer Antalya’nın artan nüfusunu rakamlarla paylaştı tabi kayıtlı olanları, peki, hiç kaydı olmayan savaştan kaçanlar, onlar sayıldı mı?.
Biz bize yetiyorduk ne güzel.. Turizm sezonu açıldığı zaman turistler tatil için gelirler ve giderlerdi, turizm gelirlerimiz ülke ekonomisine önemli katkıda bulunurdu.
Turist kavramı ortadan kalkınca yani turist kimliğinden yerli kimliğe geçişle Antalya dolayısıyla ülke ekonomisi hatırı sayılır bir yara aldı.
Sanki savaşa biz girdik, fiyatlar astronomik rakamlara ulaştı, enflasyon arttı, milletin alım gücü azaldı…
Konut alım satımları ve kiralar aynı oranda arttı.
Nüfusun artması beraberinde trafik karmaşası da yarattı..
Akşamları cadde kenarları çöpten geçilmiyor.. Pis koku yayılıyor.. Bir de gececilerimiz var..
Örnek vereyim. Tarihi Üçkapılar karşısında caminin etrafı sokakta yatan insanlarla dolu.. Resmen yatak odası gibi, döşek, yorgan, yastık ne ararsan mevcut. Hiçbir yetkili de, “sen kimsin neden burada yatıyorsun” demiyor..
Turizmin başkenti dediğimiz Antalya maalesef sokaklarda yatanlar, dilenciler, kağıt toplayanların mekanı olmuş gibi.
Turizm sezonunun başladığı bu günlerde bu tür görüntüler Antalya’ya yakışmıyor..
Antalya’da yaşayanlar yabancı konuklara alışık ancak tatil için gelenlere alışık. Fahiş emlak fiyatları ile elimizden evlerimizi alanlara, sokakta kalan, dilenenlere değil.
İnsan yaşamı için zaruri ihtiyaç olan barınma, beslenme ve ısınma gibi temel ihtiyaçlar astronomik rakamlara ulaştı.
Sıcak kentin sıcakkanlı insanları olarak biz misafiri çok severiz. Ancak gelip, tekrar ülkesine döneni severiz. Başımızdan çatıyı, soframızdan aşımızı alanları değil..
Bu arada kimse Antalyalılar adına “yabancılarla yaşamaya alıştılar” demesin. Antalya’da yaşayan insanlara sorun ondan sonra bu fikri savunun.
Yokluk ve yoksulluk herkeste var, dışarıda yatanları hor gördüğümden veya onları eleştirdiğimden söylemiyorum bunları, dikkatinizi sosyal devlet ve sosyal belediyecilik anlayışına vermenizi istiyorum.
Misafirliğin kısası makbuldür..