İnsanlık, tarih boyunca hep savaştı; barış içerisinde yaşamayı, birlikte aynı göğü paylaşmayı, beraber şarkı söylemeyi, el ele dolaşmayı, yan yana durmayı, can cana hayal kurmayı, yeryüzünü cennet kılmayı, gökyüzünü şenlik yerine çevirmeyi, aza kanaat etmeyi, onca nimete şükretmeyi ve dünyada esenlik bırakmayı bir türlü öğrenemedi!
Kara toprak yüzünden milyon insan canından, biricik evinden, her biri ayrı bir ömür olan hatıralarından, kan bağı kardeşlerinden, can sağlığı çocuklarından, anne ve babalarından, güle oynaya büyüdüğü sokağından, sımsıkı sarıldığı şehrinden, vatan bildiği ülkesinden oldu ve olmaya ne yazık ki devam etmektedir. Son örneği İsrail ile Filistin arasındaki şiddetli çatışmalar oldu. Onca bomba sayısız değeri yok etmektedir. Birkaç kişinin keyfi için milyonlar acı çekmektedir!
Savaşlara ve silaha ayrılan bütçeler dünyadaki bütün fakirleri ömür boyu doyuracak ekonomidedir. Gel gör ki insanlık her geçen gün daha da kötü hâller almaktadır. Ülkelerin insanlığa yatırımda bulunması gerekirken sınırları korumak, daha çok toprak kapmak için para ve mesai harcamaktadırlar. Heyhat!
Demokrasi ve hukuk nutuklarını atanlar, fırsat yakaladığında katliam üstüne katliam yapmaktadırlar. Kentleri bütün dinamikleriyle yok etmektedirler. Doğayı tahrip etmektedirler. İnsanların hayatlarını da hiçe saymaktadırlar. Teknoloji gelişir ve imkânlar artarken maalesef olumsuzluklar ve yaralar artmaktadır. İnsanlık tezatlıktan ve geri doğru yol almaktan yakasını bir türlü kurtaramadı!
Dünyanın birçok bölgesinde savaş, mücadele, haksızlık ve zulüm susmaksızın ve durmaksızın sürmektedir. Siyasiler savaşırken olan masum insanlara olmaktadır, özellikle masum çocuklara. Bu kötü, bu haksız, bu gereksiz ve bu amansız ve acımasız gidişatı durdurma noktasında insanlık her gün sınıfta kalmaktadır!
İnsanlık; üzerine, ruhuna sinen kibirliği atamadı. Sevmek dururken kolay olanı seçip sevdiklerini terk etti. Kucaklamak varken yanındakileri bile bile üzdü. Yardım etmek söz konusuyken göz göre göre muhtaçları tek başına bıraktı. Huzur vermek imkân dâhilindeyken kötülükle arkadaş olmayı yeğledi. Yaşamayı ve yaşatmayı seçmek yerine silahı, gözyaşlarını ve ölümü reva gördü. İnsan, insana her zaman dert, daima bela oldu!