Her ne kadar iç sesimiz gür olsa da biz her istediğimizi her yerde ve her zaman elde edemeyiz. Her arzumuzu birebir tadamayız. Her düşündüğümüzü gönlümüzce yapma gücümüz yoktur. Her hayal ettiğimize hemen kavuşma şansımız da yoktur.
Zira biz insanlar olarak sınırlı bir iradeye sahibiz. Umutlarımız taze ve çok olsa da gerçeklikteki durumumuz minnacık ve engellerle doludur. O yüzden içimizden geçenleri uygulama konusunda hem pasif hem de geç kalırız. Hayal dünyamız geniş olsa da realitemiz su gibi ortadadır. Uçmak istesek de maalesef kanatlarımız yoktur. Işık hızından yol almak da bize mahsus bir özellik değildir. Hem ömrümüz sonsuz değildir. İçimizdekileri dışarıya aktarmak sınırlarımızı zorlar! Bu nedenle çoğu isteklerimiz istek olarak bizimle öylece kalır.
Sözgelimi her hedefimize tabiri caizce kendimizi paralasak da ulaşamayız. Hayat memat arenasında birçok başarısızlığı tadarız. Başarılı olduğumuz konularda da epey emek harcayarak o noktaya gelmişizdir. Kral çıplaktır ve hiçbir şey göründüğü gibi kolay lokma değildir. Köşeyi dönmek için gayret elzemdir. Dağın zirvesine ulaşmak için mücadele gereklidir. Hayal edilene ulaşmak için harekete geçmek gerekir.
Zira emek yoksa ekmek de yoktur. Çaba yoksa bir yere gelmek de yoktur. Uğraş yoksa bir yolda emin adımlarla ilerlemek de yoktur. Sabır yoksa hiçbir mutluluk da kalıcı değildir.
Gerçeklerden ziyade bir hayata omuz verdiğimizde hayal kırıklarıyla karşı karşıya kalırız. Denemeden, adım atmadan ve zahmete katlanmadan önümüzdeki engelleri aşamayız. İkiyi ikiyle çarpmak için sayıları bilmek zorundayız. Bir satırdan bir başka satıra geçmek için birinci satırın hakkını vermek zorundayız. Yoksa boşa kürek sallamış oluruz.
Okumadan, elimize kitap almadan, sevgiye önem vermeden, hakikati konuşmadan, hakkı savunmadan ve bugünden yarınları düşünmeden gerçek anlamda bir yaşama sahip olamayız.