Bazen çok mu çok yazasım gelir ve yazma aşkım anbean alevlenir. Saatlerce yazma eylemi vuku bulur bende. Durmak nedir bilmeden beni alakadar edenleri, varlığımı etkileyen vaziyetleri, hızlıca ve usulca akan zamanı, dört bir yana savrulan endişeli insanları, dans ede ede yaşayan kelebekleri, iki güvercinin sağlam sevdasını, iki seven yüreğin gereksiz kavgasını, iki karıncanın bitmez çalışma azmini, bir gülün bülbüle nazını, yağmurun toprak hasretini, bir ineğin ot aşkını, bir annenin çocuk sevgisini ve bir gencin başarılı olma hayalini gönlümce yazmak isterim.
Her şeyi ve herkesi ayrım gözetmeksizin sırasıyla ve detaylıca kaleme almak isterim. Herkesten biraz ve her şeyden biraz daha olmak isterim. Herkesin sesi ve her şeyin bir açıklaması hüviyetine bürünmek isterim.
Bulunduğum yeri, havasını soluduğum şehri kelime kelime betimlemek, baktığım manzarayı olduğu gibi anlatmak, serçe kuşlarının ötüşlerini satır satır kağıda dökmek, açan çiçeklerin haklı sevinci olmak, işinde ve gücünde olan emekçilerin sözcüsü olmak isterim.
Onca sustuklarımı, onca içime attıklarımı yazı aracığıyla konuşturmak ve sessizliğimi yazının gücüyle dağıtmak isterim.
Oturduğum masayı enine boyuna tasvir etmek, içtiğim kaçak çayın verdiği huzuru sözcük sözcük aktarmak isterim.
Karaladığım şiire yürekten mısra olmak ve o şiirin hakkını baştan sona dört dörtlük vermek isterim.
Aklıma gelen insanların özelliklerini layıkıyla sıralamak ve aklımdan çıkmayan dostları yazılarıma cümle cümle konu etmek isterim.
İçimde cereyan eden durumları bir bir ortaya dökmek ve içimi meşgul eden duyguları görmek adına onları yazı vesilesiyle tatmak isterim.
Bazen yazı dünyasıyla tam hemhâl olmak isterim. Sabahtan akşama dek yazı diliyle nefes alıp vermek, yazının sesinde emin tümcelerle yol almak isterim.
Yazıda paragraf paragraf kaybolmak ve yazıyla can-ı gönülden arkadaş olmak isterim bazen.
Çünkü yazıdır beni mutlu eden his, varlığımı hayata bağlayan bağ ve ömrümü yarınlara adım adım taşıyan umudun kendisi.