Bu dünyada ne yapsak kendimize yaparız. İyilik yapsak elbet iyilik bulacağız. Niyetimiz kötülükse o kötülük başımıza bir gün bela olacaktır. Etkileyen tarafsak tepki görürüz. Bir olayın kaynağıysak alıcılar bizi bulur. Özneysek nesnelerle ve değişik durumlarla karşı karşıya gelmemiz kaçınılmazdır. Savaş açan cihetteysek öldürülme tahtasında adımız olur. Kuyu kazıyan ellersek başımız üstümüz kirlenir. Topraksak bağrımıza basacak çok can olur. Dağlar vaziyetindeysek zirvelerimiz tırmananlarla dolar. Meyve veren ağaçlarsak dallarımızı taşlayan hep olur. Taşlar durumundaysak bile bir duvar için düşünülen ağırlık oluruz.
Ne yapsak ve ne etsek yaşamdan ve içindekilerden sorumluyuz. Bazı şeylerin kaçarı, bazı insanlardan kurtuluş imkânı yoktur. Attığımız adımları bir daha geri almamak gibi. Sarf ettiğimiz sözleri hiç konuşmadığımızı dile getirmenin mümkün olmadığı gibi.
Eylem ve söylemler bir şekilde, dolaylı dolaysız bizi bağlar. Uçan kuştan, yürüyen yılandan, yeşeren ottan etkileniriz. Gittiğimiz şehirde iz bırakırız. Suyuna daldığımız denizden pay alırız. Konuştuğumuz insana kelime kelime benzeriz. Sustuğumuz anların sessizlik dolu sıfatları oluruz. Gözlerimiz kapadığımızda karanlığın muhatabı, uyandığımız her günün tanığı oluruz.
Yaşamak böyle bir şeydir. Hem kendi hâlinde hem kuşatıcıdır. Onsuz hayaller düşleriz ancak onsuz bir hayat da söz konusu değildir. Yaşamanın her yanıyla sınanırız. Bu sınanma ister bir şey olsun ister bir insan hiç fark etmez. Eylem ve söylemlerimiz paralelinde yaşam gerçekleri ve zıtlıkları bağrında taşır her zaman.