Sevgi nedir, kimdedir ya da nasıl bir şeydir diye sorsam bu sorulara yönelik hepimizin birden çok cevabı olur. Kimimiz sevgiyi bütün olarak sadece anneyi gösterir, kimimiz sevgi sözcüğünü bir çiçeğe benzetir, kimimiz sevgi kelimesini her cümlesinde kullanmak için can atar, kimimiz sevgi gerçeğini çocukların gülüşünde bulur, kimimiz de sevginin varlığını sevdiği bir can olarak tanımlar.
Zira sevgiden yana dört bir cihetten hepimiz kuşatılmışız. Sağımız solumuz, kuzeyimiz güneyimiz sevgiyle çevrilidir. Sevgiden kurtuluşumuz ve kaçışımız yok gibidir. Adım attığımız her yerde, komşunun avlusundaki her kedide, gölgesinde soluklandığımız her ağaçta, gökyüzünde usulca uçan her kuşta, yağan her yağmur damlasında, esen her meltem rüzgârında, yârin her hareketinde sevgiyi hissetmek veya görmek mümkündür. Bu sevgi gerçeğine ve hâline kör olmak, gözlerin ve gönüllerin harcı değildir.
Sevgiye dair hepimizin bir hikâyesi, başından geçen bir durumu illaki mevcuttur. Bazılarımız ekmeğini sevgi sayesinde kazanır, bazılarımız hakiki başarıya sevgiyle ulaşır, bazılarımız huzuru sevgide arar, bazılarımız sevgiyle örülü bir hayatı yaşama arzusunda olur, bazılarımız da sevgiden başka bir adreste ikamet etmek istemez.
Çünkü samimi sevginin gücü daima kuvvetlidir. Dokunduğu çorak toprağa canlılık verir, temas ettiği karmaşık konuya açıklık getirir, bulunduğu dağınık ortamda neşeye omuz verir, konuştuğu mecliste elini masaya tam vurur, başını okşadığı çocukta nice güzel duygu yeşertir, kızgın olanı sakinleştirir, sakin olanı coşturur, sabahladığı memlekete baharı dört mevsim armağan eder. Sevgi, sessizlerin bile sesi olur. Ve sevginin sesi hem gür hem içtendir.
Sevgiyi az görmemek, küçümsememek lazımdır. Mutlu insanların, huzur içinde yaşayan toplumların nedenlerine baktığımızda öncelikle sevgi gelir. Onlar sevgiye gece gündüz maruz kalmışlardır, onlar sevgiyle büyümüşlerdir, onlar sevgide karar kılmışlardır. İşlerini samimi bir sevgiyle yapmışlardır, sevginin tesirini fark etmişlerdir, sevgiyi koluna takmışlardır ve sevginin sağlam bağını bir ömür sürdürmüşlerdir.