Bugün ilçelerle ilgili değerlendirmelere devam edecektim. Ancak “kanıma dokunan” bir gelişme üzerine, bir günlük ara veriyorum. Bugün bir Profesör’e akıl vereceğiz, başka çaresi yok.
Önce Profesör Dr.Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın’ın ne söylediğine bakalım. Kepez’de, Ak Parti Adayı Menderes Türel’e laf atarak; “Bol keseden konuşuyorlar. Ne kadar Antalya aşkı ile dolu olduklarını, Antalya çocuğu olduklarını, sanki biz ne çocuğuysak, sizler bizler neyin çocuğuyuz? Bunları marifet gibi anlatıyorlar”demiş.
Ne yapmaya çalıştığı, neyi hedeflediği belli bizim cingöz başkanın. O sözlerin tercümesi; “Ey Antalya doğumlu olmayan ancak Antalya’da yaşayanlar. Menderes Türel sizleri adam yerine koymuyor.”dur. Ancak; Bende diyorumki; Ey Akaydın bunu yemezler arkadaş. Bu millet Türel’i de biliyor, seni de beş yıldır bildi.
“Antalya çocuğu”nun karşılığı, Antalya’da yaşayan herkestir. Antalyalılık bilincidir ki bu ŞEHRİN BAŞKANI OLARAK milleti buna teşvik etmesi gereken belki de ilk sıradaki insansın. Sen anlamadın mı? O sözler, Antalyalı olunması gerektiğine yönelik bir mesajdır. Kendin bile yukarıdaki bu cümle içerisinde, Menderes Türel’in Antalya aşkı ile dolu olduğu söylemini tekrar ediyorsun. Hiç kuşkusuz bunun anlamını da bilmiyorsun. Ünvanın Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı.. Ancak Galasataray maçında, üstelik Antalya’da oynanan bir maçta, Antalyaspor gol yediğinde sevinçten kafanı tavanlara vurursun. Ayağa fırlarsın. Üstelik bunu protokol tribününde, tüm ülkenin gözleri önünde yaparsın. Çünkü; Senin Antalya ile ilgili hiçbir konuda olmadığı gibi, Antalyaspor gibi bir derdin de yok. Sen değilmiydin o meşhur maçta bizi utanç içerisinde bırakan.
Bunu hepimiz öğrendik artık. Türel “Antalya çocuğu” lafını kullanınca da meseleyi alır bölgecilik haline getirirsin. Ey Akaydın!.. Antalya bu konuda Türel’i tanıyor. Haydi başka kapıya!.. Bunu yemezler. Çok tehlikeli sularda yüzüyor, çok tehlikeli laflar ediyorsun. Sadece eşinin Güneydoğu kökenli olmasından dolayı sen ve ekibin tarafından çektirilmedik zulüm bırakılmayan bir insanı, her zamanki “cingözlük”le farklı göstermeye çalışsan bile millet bunu yemez.
Kusura bakma sen bir profesör olarak anlamıyorsun ancak ben o sözlerin anlamını çok iyi biliyorum. Bilmekle kalmıyor, o sözleri yaşıyorum da. Bak ben Mardin’de doğdum, büyüdüm. Bu şehre geldiğimde 17 yaşındaydım, şimdi 39 oldum. Bugüne kadar aslımı ve doğum yerimi asla inkar etmedim ve gurur duydum. Ancak bana sorulduğu zaman “Önce Antalyalıyım” derim. Çünkü; Bu şehrin ekmeğini yiyiyorum, çünkü çocuklarım burada doğdu, burada büyüyor. Ben de, onlar da, bu şehirde yaşayan yüzbinlerce insan da, aslımızı ve nereden geldiğimizi de unutmadan kendimizi Antalyalı kabul ediyoruz. Dolayısıyla “Antalya çocuğu”yuz. Türel’in de “Antalya çocuğu” lafının tam karşılığı işte budur.
Bak Akaydın!.. Sende, herkes de çok iyi bilirki; Menderes Türel’i iyi tanıyorum. Herkes bilirki ben bu insanı çok severim. Ancak; Çok az insan bilirki; Benim Menderes Türel’e olan sevgimin en büyük nedeni, 17 yaşında geldiğim bu şehirde maalesef birileri geldiğim yer bakımından bana farklı davranırken, O’nun bunu hiçbir zaman yapmamış olmasıdır. Ey Akaydın!.. Bu cingözlük tutmaz arkadaş. Türel’i, Antalya doğumlu olmayanlara karşı bir insan gibi göstermeye çalışmanın altında kalırsın. Siyasetini de böyle bölgecilik tahrikleri ile yapacak olursan, çok ama çok büyük bir yanlış yaparsın.
Koskocaman bir profesörsün, ancak “Sanki biz neyin çocuğuysak, sizler bizler neyin çocuğuyuz?” derken, “edep sınırları”nı da unutuyorsun. AYIP.. ÇOK AYIP..
Kaldı 53 günün. En azından bu süre zarfında, nüfusu iki milyonu aşan Antalya’nın en büyük problemlerinden biri olan “Kentlilik bilinci”ne darbe vurma, kaşıma. YAZIK.. ÇOK YAZIK..