Rapor üzerinden devam edelim..
Bakın ne kadar ilginç ifadeler var. Raporda isimleri geçen İsmail Tosun ve Mustafa Reşat Oktay ihale sürecine ilişkin kendilerine bilgi verilmediğini söyledi. İsa Yıldırım ise ihale süreci ile ilgili bilgi sahibi olmadığını, sadece el kaldırmak sureti ile imar planına onay verdiğini söyledi. Bu meclis üyelerinin bir suçu olmadığına inanıyorum. Zaten raporun değerlendirme kısmında da bu konuya vurgu yapılarak, “Meclis üyelerine gönderilen gündem dosyasında ilgili alana dönük önceki dönemde yapılmış ihale sürecine ilişkin herhangi bir bilgi ya da belgenin yer almadığı, dolayısıyla karar sonrasında hukuki bir sürecin başlatılıp başlatılmayacağının o tarihte bilinmediği” ifadelerine yer verildi. Ancak bu kişilerin bir hatası var. O dönemde, o kadar yazdık, çizdik. Hiç mi görmediniz? Neden o zaman bugün korkunç sonuçlar doğurmaya başlayan bu kararın altına imza attınız? Kimin oyununa geldiniz?
Mustafa Akaydın savunmasında ihalenin kendisinden önceki dönemde yapıldığını, plan notunun iptaline ilişkin yargı kararının Belediye Meclisi’nde tartışıldığını ve işe plan tadilatı yapılarak devam edilmesine karar verildiği ancak Danıştay kararı ile işin yapılamayacağının anlaşıldığını söyledi. BENİM DİKKAT ÇEKMEK İSTEDİĞİM HİLE BANA GÖRE İŞTE BU NOKTADA DEVREYE GİRDİ. Bakın raporda beni teyit eder nitelikte çıktı. Antalya 2’nci İdare Mahkemesi tarafından 2007/796 E ve 2008/1885 K sayılı dosya kapsamında yapılan yargılama neticesine yönelik yapılan tespitler sanki “Murat Çiçek haklı” diyor. Denetçi görüşü bölümünde mahkeme kararının niteliğine dikkat çekilerek, “Mahkemede, ‘… blok boyu ve derinliği şartı aranmaz…’ şeklindeki plan notunun iptaline karar verilmiş, bahse konu yere ilişkin planın diğer unsurları yönünde herhangi bir iptal hükmü kurulmamıştır” yazıyor. HAYDİ BAKALIM AKAYDIN!.. ACABA VERECEK BİR YANITIN VARMI? DURUM ÇOK AÇIK, ÇOK NET. MAHKEME KARARINI BİLEREK Mİ YANLIŞ OKUYUP, BU TEHLİKEYİ BİLEREK Mİ YARATTINIZ?
Mahkeme kararının yanlış yorumlanarak kamunun zarara uğratıldığı hükümlerinin yer aldığı raporun devamında şu bilgilere yer verildi: “Buna karşın proje ile ilgili olarak ANTALYA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİNCE AÇIKLANAN MAHKEME KARARLARININ AMAÇ VE İFADESİ AŞILARAK YENİ BİR İRADE ORTAYA KONULMUŞ, sözleşmelere konu alanın imar planı niteliği köklü şekilde değiştirilmiştir. Yüklenici bu konuya itiraz etmiş ancak 12581 ada 6 parselde kayıtlı olan 40 bin metrekare taşınmaz hakkında 1/1000 ölçekli imar planında değişiklik yapılarak bahse konu taşınmaz MGA/Ticaret alanı olmaktan çıkarılıp Belediye hizmet ve sosyal tesis alanı olarak düzenlenmiştir.”
Denetçi ve savcı görüşünde haksız fesih işleminin yükleniciye tazminat hakkı doğurduğu dile getirilirken, bilirkişi heyetinin 277 milyon 160 bin 566 lira tazminat alacağını gündeme getirdiği belirtildi. Raporun sonuç bölümünde; “Antalya 2’nci İdare Mahkemesi tarafından iptal edilen 1/1000 imar planının temyiz edilmeyerek kesinleşmesi sonucunda idare sözleşmenin ifasının imkansız olduğunun mahkeme kararıyla tespiti ile sözleşmeyi feshedebilir veya üst ölçekli imar planlarını da sözleşmenin ifasını mümkün kılacak şekilde değiştirebilirdi. İdare, bu iki yolu da tercih etmemiş, yargı kararından önce 197 sayılı meclis kararını alarak sözleşmenin ifasını imkansız kılan taraf konumuna düşmüştür. Sorumlular hakkında gerekli soruşturmanın açılması ve sonucundan bilgi verilmesinin temini için konunun Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılmasına, karar verilmiş ve anılan karar kesinleşmiştir.”denildi.
Son bir not. Bu kararlar dolayısıyla idari yargı yoluna da başvurulamıyor. Yani; YANDI GÜLÜM KETEN HELVA!..