Dünkü yazımı şöyle bitirmiştim; “Mesele; Belediye yönetiminde herhangi bir usulsüzlük iddiasıysa, Manavgat Belediye Başkanı cezaevine girmiş, çıkmış bir isimdir. Yeniden aday gösterilmiştir. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaktadır. Yeniden aday gösterilmiştir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül, yüzlerce soruşturma geçirmiştir. Yeniden aday gösterilmiştir. Adım adım da Genel Başkanlığa hazırlanmaktadır.
Mesele özel hayat ile ilgili bir konuysa, yeminim olduğu için yazmayıp, sadece şu kadarını ifade etmek zorundayım ki özel hayat kimsenin umurunda olmadığı gibi, O’nunla ilgili bir iddia varsa, CHP adayları içerisinde durumu kabak gibi belli çok daha önemli kişiler de vardır. Üstelik O’nların durumu, iddia boyutunu çoktan aşmıştır.
O zaman sorun nedir?
İşte millet bunu sormaktadır ve sormaya da devam edecektir.”
Devam edelim.
İkinci önemli nokta da şudur. Başta CHP İl Başkanı Devrim Kök ve Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın olmak üzere bir ekip varki; Seçime bu kadar az zaman kala resmen kendi partilerine sıkmıştır. Mademki Evcilmen aday yapılmayacaktı, buna aylar önce karar verip, yola devam edilse, bugün yaşanan rezilleklerin hiç birisi yaşanmazdı.
Mesela artık herkesin gözünde asıl aday olmak isteyen kişi olarak kabul edilen İl Başkanı Devrim Kök’ün, bir ay önce “Adayımız Süleyman Evcilmen’dir” diyerek ellerini havaya kaldırması hafızalardan nasıl silinecek?
Kimse kusura bakmasın, bunun adı rezilliktir.
Niye mi?
Evcilmen’i insanların gözünde “mağdur” ederek yediler. Kadın Kolları Başkanı Sultan Yeğen’i aday gösterdiler. Birkaç gün sonra aynı Sultan Yeğen’e “çekil baskısı”na başlayıp, Devrim Kök’ün aday olması için çalışmaya başladılar. Evcilmen yetmedi, Yeğen’e yapılanlar ile hem partinin kadınları hem de “alevi” vatandaşların tepkisini çektiler. Sonra da 29 Kasım tarihinde istifa eden Kök’ün, Ocak ayında İl Başkanı sıfatı ile imzalar attığı ortaya çıktıki; Bu yazıyı yazdığım sırada O’nun aday olamayacağı konuşuluyordu. Ömer Melli’ye adaylık teklif ettiler ancak “Tüm meclisi biz belirleriz” dediler. Melli’yi ne yerine koyarak bunu yaptılar? Yorum yapmayacağım. Ancak “tokat gibi cevap” aldılar. Bu kadarı bile kendi partisini bitirmektir. Kendi partisine sıkmaktır ve adı bana göre “rezillik”tir.
Son bir haftada yaşananların izini 30 Mart’a kadar silmekte zordur.
Bu arada CHP Eski Genel Başkanı Deniz Baykal’ın tüm bu yaşananları içi kan ağlayarak izlediği de kesindir. Baykal elbet de 30 Mart’a kadar partisi için çaba gösterecek, elinden geleni yapıp, çalışacaktır. Fakat hiçbir Allah’ın kulu, bu yaşananlara karşı Baykal’ın seçimden sonra sessiz kalacağına beni inandıramaz. Bu sözlerim sadece Evcilmen’in aday yapılmaması ile ilgili değil, genel olarak yaşananlarla ilgilidir.