Size son 3 gün içerisinde 3 adamdan, yaklaşan yerel seçimler öncesi 3’er örnek vereceğim. Unutmayın bu adını koyamadığım ve takdirini siz değerli okurlara bıraktığım örnekler sadece ama sadece son 3 gün içerisinde yaşandı. Okuyun da, verebiliyorsanız oylarınızı bu 3 adama verin.
CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül. Seçim çalışmaları kapsamında davetli olarak gittiği bir toplantıda, kendisinden yaşlı bir vatandaşa yumruk attı. Sonra da çıkıp özür dilemek yerine, akıl almaz bir savunma ile, “O kişi Ak Parti’li” dedi. Yani Sarıgül’e göre yaşlı bir insana yumruk atmak normaldi. Çünkü; O Ak Parti’liydi. Allah rızası için bir düşünün. Ak Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Kadir Topbaş, CHP’li diye yaşlı bir insana yumruk atsa ne olurdu? Yada Antalya Adayı Menderes Türel, İzmir Adayı Binali Yıldırım, hele hele Ankara Adayı Melih Gökçek bunu yapsaydı? Olması imkansız ya, diyelimki olsaydı?
Aynı Sarıgül, bir ilçede miting yaptı. Kalabalığın arasında kendisini alkışlamayan bir kişiyi görünce, “Tenekeden durma orada, ya alkışla ya kaybol. Ben bu alanda heyecanı olmayan bir adamı istemiyorum” dedi. Bir gün önce vatandaşa yumruk, bir gün sonra bir başka vatandaşı kendi mitinginden kovma. Allah’tan otobüsün üzerindeydi. Değilse, herhalde o vatandaş da yumruğu yemişti. Üçüncü örnek. Son üç günde hükümeti yolsuzluk iddiaları üzerinden vurmaya çalışması. 100’ün üzerinde soruşturma geçirmiş ve mal varlığını açıklamakta zorlanan bir belediye başkanı. Ne diyeyim, İstanbul’lu verebiliyorsa oylarını bu adama versin.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu. Mal bulmuş mağribi gibi meydanlarda şakıyor maşallah! Kasetle geldiği için, hükümeti kasetle gönderebileceğini sanıyor. Kasetler üzerinden meydanlarda siyaset yaparkan, akıl almaz sözler sarf etti. Başbakan Erdoğan’ın rahmetli annesini de yolsuzluk yapmakla suçladı. Sonra hatasını fark edip, özür diledi. Ancak
meydanlarda sallamaktan başka bir iş yapmadığı algısı bir kez daha yerleşti.
Bir başka örnek. Hatırlayın 2011 seçimlerinden önce Başbakan’ın Kastamonu mitingi öncesinde konvoyuna saldırı düzenlenmişti. Maalesef bir polisimiz de şehit olmuştu. Kılıçdaroğlu önceki gün “Geçen seçimde, Tokat'a gidiyor helikopterle başbakana suikast yapılacakmış. İki kişi silahla ateş etti. Yalan doğru, gerçeği görün diyorum. Her türlü provokasyonu yapabilirler” dedi. Akıl alır işmi şimdi bu? Ortada şehit var şehit. Bunun çakması mı kalmış? Kaldıki Kılıçdaroğlu’nun hiçbir şey bilmeden salladığı da çok açık. Çünkü; Ora Tokat değil, Kastamonu. Aynı Kılıçdaroğlu’nun daha nerede miting yapacağından haberi bile olmadığı da yakın zamanda ortaya çıkmıştı. Vatandaş verebiliyorsa oylarını bu siyasetçiye versin. Deniz Baykal’ı yedikleri operasyonda, iki günde dört kez “Genel Başkan adayı değilim” diyen de Kılıçdaroğlu değimliydi?
Ve gelelim bizimkine. Yani CHP Antalya Adayı Mustafa Akaydın’a. Bana da bugüne kadar yaptıkları ve önümüzdeki beş yıl vaadleri ile ilgili kocaman bir kitap göndermiş Akaydın. Baştan sona okudum. “Ben yaptım” dediği projelerin bir kısmı, Menderes Türel tarafından gerçekleştirilmiş işler. Yakında tümünü değerli Antalyalılar’a yazabildiğim kadarıyla duyuracağım. Bilinki o kitapta, bir kez daha kent sakinleri ile dalga geçiliyor. Aynı kitap içerisinde, önümüzdeki beş yıl için “hocanın bir bildiği var” sloganı ile vaadler var. Çoğunun geçtiğimiz beş yıl içerisinde yapılabilmesi mümkündü. Sormak gerekmez mi acaba? Mademki bunları yapacaktın. Nede beş yılı boşa geçirdin. Son üç gün içerisinde bir başka komik açıklamasının tekrarı var. Sayın Akaydın, “Halkın parasını boşuna harcamadım” diyor. Sadece 100.Yıl projesi ile ilgili gitti boşuna boşuna 30 trilyon, rakamın 300 trilyona çıkması muhtemel. “Halkkart” getiriyorum diyerek iptal ettiği Antkart nedeniyle de gitti 30 trilyon. İki örnek, 330 trilyon. Bumudur halkın parasını boşa harcamamak? Devam edeceğim diye açıklama yaptığı “Lay, lay lom belediyeciliği ile” ile giden trilyonlar da cabası. Üç örnek dedimya, haydi bu nedenle üç örnekle sınırlı kalsın. Üçüncüsü bu hafta içerisinde aynı gün yaşanan birbiri ile bağlantılı iki mesele. Belediyenin kapısına yine haciz dayandı. Kısmı ödeme ile kurtardılar. Daha önce Belediye önünde defalarca eylem yapan işçiler, maaş alamadıkları gerekçesiyle bu hafta içerisinde bir kez daha isyan ettiler. Yetermi? Ben ne diyeyim daha. Sevgili Antalyalılar, verebiliyorsa oylarını, Akaydın’a versin.