Bildiğiniz gibi CHP’nin Konyaaltı Belediye Başkan Adayı şubat ayının ikinci haftasında açıklandı. Kimilerine göre tekrar aday gösterilen Muhittin Böcek, son dakikada direkten döndü. Aslında O’nun da tıpkı Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen gibi aday yapılmaması sözkonusuydu. Ancak özellikle Ankara’yı boş bırakmamış olması, bir dönem daha aday gösterilmesini sağladı.
Aslında bugünkü konum Muhittin Böcek değil, Böcek’in adaylığının açıklanmasından birkaç gün sonra yaşadığım bir şaşkınlık. Çünkü; Bu şaşkınlığı, Böcek’in aday olarak ilan edilmesine bağlı olarak yaşadım. Sanırım Konyaaltı sakinlerinin ve daha sonra Antalya kamuoyunun da yaşadığı şaşkınlık bu noktaya bağlıydı.
O şaşkınlığın adı; Kamil Söker.
Konyaaltı’nın (partiler bazında) son adayı da açıklandıktan birkaç gün sonra aracımla evime doğru seyir ederken, yolda onlarca giydirilmiş araç gördüm. Genç ve dinamik bir insan olduğu fotoğrafından belli bir adaya aitti. Araçların üzerinde de “Konyaaltı’nı Söker alır” yazıyordu. “Allah Allah, kimki bu aday, hangi partiden?” diyerek araçları daha yakından inceleyince, bağımsız bir belediye başkan adayı olduğunu gördüm. Burada yaşadığım ilk şaşkınlıktı. Ancak asıl mesele değildi. Şaşkınlığım ilk defa “bağımsız bir belediye başkan adayı”nın sayısı onlarca olan otobüs, minübüs, binek araçları giydirmiş ve gezdiriyor olmasıydı. Bunu yapan bir insanın çok ama çok iddialı olması gerekirdi ki o günün akşamı, ertesi sabantan itibaren bugüne kadar yaşanan gelişmeler benim için asıl şaşkınlığı yaratan mesele oldu.
Seçim bazen futbol gibidir. İnanmak başarının yarısıdır.
20 yılın üzerinde zamandır Antalya’da her seçimin göbeğinde yeraldım. Aktif olarak gazetecilik yaptım. Ben ne beklenmedik sonuçlar, ne beklenmedik başarılar gördüm. Seçim bazen Pendikspor’un, Fenerbahçe’yi yenmesi veya 1461 Trabzonspor’un Galatasaray’ı kupa dışına itmesi gibidir. Yarışa favori olarak başlayanlar, tıpkı futboldaki gibi kimi zaman kazanamazlar. Bakın aday yapılmayan Muratpaşa Belediye Başkanı Süleyman Evcilmen, Muratpaşa’yı nasıl sallıyor. İlk birkaç gün “bitti” denilen Evcilmen, şimdi potanın içerisinde çalışıyor.
Çok uzattım. Geleyim asıl meseleye, yani yaşadığım şaşkınlığa. Çok sürmeden anladımki, her ne kadar ben tanımıyor olsam bile, Kamil Söker o kadar tanınmamış bir isim değil. Öyleki, bir anket de yüzde 9 civarında destek bulduğu bile ortaya çıktı ki bu anket yanlış hatırlamıyorsam iki hafta önce açıklandı. Yani bir tabanı var. Sonra adını bir çok kişiden duymaya başladım ve gördümki seçmen O’nu da değerlendiriyor. O’na da oy verip, vermeyeceğinin hesabını yapıyor. Bir aday ile ilgili bu hesaplar yapılıyorsa, seçim yarışında vardır ve adı sürpriz de olsa sonuç alması muhtemeldir. Kabul ediyorum. Konyaaltı için zor bir tahlil yapıyorum ancak kesinlikle imkansız olmadığını da yaşadığım bir çok deneyimden söyleyebiliyorum.
Olur mu olur. Söker mi Söker. Bu kadar kısa sürede bir adayın yüzde 10 civarında desteği çıkıyorsa, 30 Mart’a kadar neler olur, neler. Bu değerlendirmem, ortalıkta bu kadar küskün insan olduğu gerçeği unutulmadan düşünülmelidir. Ve en önemlisi inanmış bir adayın, inandığını her hali ile gösteren ve sempati bulan mücadelesi unutulmamalıdır.
Bir not: Bağımsız aday Kamil Söker’in Konyaaltı seçmenine mesajları da çok farklı. Muhabirimiz Halil Fidan kendisi ile röportaj yapmış ve internet sitemizde duruyor. Bence okumaya değer.