O kadar hızlı yaşıyoruz ki, ardımıza bakıp nereden geldik, nereye gidiyoruz diye düşünecek vaktimiz bile olmuyor çoğu zaman… Neyse ki, tarih ve arkeoloji gibi bilim dalları her geçen gün bizleri geçmişimize yönelik ilginç bulgularla aydınlatmaya devam ediyor.
Örneğin, Arjantin’de 2012 yılında 100 milyon yıl önce yaşayan büyük bir dinozora ait kemikler bulunduğunda, onun T-Rex olarak adlandırılan dinozor familyasına ait olduğu biliniyordu. Bilinmeyen şey ise, onun neden geçmişte fosillerine rastlanan dinozor iskeletlerinden oldukça büyük olduğuydu. Şu ana kadar bilinen tüm dinozor türlerinden kat kat büyük olan bu dinozorun uzunluğunun 37 metre, yüksekliğinin 6 metre, ağırlığının ise 76 ton olduğu hesaplanmıştı. Uzmanların ifadesiyle bir Boing 737 ile aynı büyüklük ve ağırlıkta olan bu cinse daha önce hiç rastlanmaması oldukça şaşırtıcı.
Filmlerde gördüğümüzün aksine bu dinozor türünün etobur değil otobur olduğu gerçeği de bir başka şaşırtıcı bilgi olarak karşımıza çıkıyor. Otobur olmasının sebebini uzmanlar cüssesi sebebiyle diğer canlıları kovalayamayacak kadar ağır hareket edebileceği öngörüsü ile açıklamaya çalışıyorlar.
Arjantinli arkeologların bu ilginç keşiflerini yayınladığı tarihlerde Birleşik Krallık’ın Manchester kentinde biyoloji alanında çalışan akademisyenlerin akademik bir dergide yer alan çalışmalarında ise T-Rex cinsi dinozorların koşma kabiliyetleri yapay zeka ile bilimsel olarak inceleniyordu. Üç boyutlu olarak taranan dinozor iskeletinin anatomik yapısı gelişmiş simülasyon yazılımı ile analiz edilerek kemiklere binen yük ve kasların hareket kabiliyeti incelendiğinde ilginç sonuçlara ulaşıldı. Mevcut anatomik yapı ile bir dinozorun koşması oldukça zor görünüyordu. Koşma çabalarının ise muhtemelen kemiklere ciddi bir yük bindireceği ve kırılmasına sebep olabileceği ifade ediliyor.
Dinozor nesli milyonlarca yıl önce tarih sahnesinden silinmemiş olsa idi, acaba günümüzde onlara yaşama şansı tanır mıydık? Merak edip İnternet’te incelediğim yabancı bir kaynakta, geçmişte var olan (ya da var olduğu düşünülen) 600 civarında canlı türünün nesillerinin tükendiğini öğrendim. Bu canlılardan bazıları tıpkı dinozorlar gibi uzun zaman önce yok olup giderken, bazıları da içinde bulunduğumuz yüzyılda muhtemelen insanoğlundan kaynaklanan sebeplerden dolayı şu anda aramızda bulunmuyorlar.
Artık belgesellerde bile göremediğimiz kaplanların sayısının XX. yüzyıla girdiğimizde 100 bin civarında iken günümüzde 3900’ün altına inmesi, sempatik görüntüleriyle diğer ayı türlerine göre oldukça farklı olan pandaların ise sadece 2000 civarında kalması gerçekten üzücü.
Günümüzde, insanoğlunun gazabından en az etkilenip şehir hayatında ayakta kalabilme savaşı veren üç hayvan türü var; kuşlar, kediler ve köpekler. Özellikle bu sıcak yaz günlerinden şehir sokaklarında doğal yollardan beslenme ve su ihtiyaçlarını karşılama şansına sahip olmayan bu canlılara karşı vicdanen çok şey borçlu olduğumuzu unutmamak dileği ile…
Sevgiye Kalın!