Hayatımıza bilgisayarların ve özellikle de İnternet’in girmesiyle birlikte duymaya başladığımız; bir kısmına artık iyice aşina olmakla beraber bazılarının anlamını bilemediğimiz çok sayıda teknik kavram ve terim var. Örneğin, IP, VPN, HTTP, WWW vb. kısaltmalar bu terimlerden en yaygın bilinenler arasında yer alıyor. Bir de hayatımıza yaygın İnternet kullanımı ile giren yeni bir ölçü birimimiz var ki her yaş grubu tarafından sıkça kullanılıyor. Artık bir kota birimi halini alan GB (Gigabyte) ifadesi başta mobil İnternet kullanıcıları olmak üzere kotalı İnternet paketi kullanıcıları açısından oldukça özel bir anlam ifade ediyor.
Bilgisayar ile ilk tanıştığım dönemde veri kaydetmek için yaygın adıyla ‘beş çeyrek’ diye bilinen ve kapasitesi 720 kB olan floppy disk adlı bellekler kullanılıyordu. Kapasitesi 1GB’ın binde biri olan 1MB’ın bile yarısı kadar olan bu diskler o dönemde veri ihtiyaçlarımızı karşılamaya yetiyordu. Sonrasında uzun yıllar daha küçük ebatlarda olmasına rağmen kapasitesi iki kat fazla yani 1,44 MB olan floppy diskler kullanıldı. Sonrasında ise CD, DVD, BlueRay, flash disk ve SD kartlar gibi farklı formatlarda bellek türleri ile tanıştık.
Günümüzde ise İnternet’in endüstriyel kullanımının ve özellikle sosyal ağların da etkisiyle siber uzay bir veri çöplüğüne dönmüş durumda ve bu verilerin depolanması giderek sorun oluşturmaya başladı. Kurumsal veri kullanımını bir kenara bırakırsak, İnternet kullanıcıları tarafından çoğunluğu illegal olmak üzere çok sayıda yazılım, görüntü, ses ve video dosyasının binlerce kopyasının farklı isimler altında İnternet’te paylaşılması sonucu İnternet’te dolaşıma giren veri miktarı ürkütücü boyutlara ulaştı.
2015 yılına ait bazı rakamlarla durumu özetlemek istiyorum: Internet’te bulunan web sitelerinin sayısı 1 milyara ulaşmış durumda ve bunun 600 milyonu aktif olarak kullanılıyor. Bu sitelerin içerisinde 15 trilyon civarında aktif sayfa yer alıyor ve bunların yaklaşık 50 milyarı Google tarafından aramalarda kullanılmak üzere taranıp indekslenmiş durumda.
Sosyal ağlara gelince, bir dakikada Facebook’ta 4 milyonun üzerinde beğeni butonuna basıldığını, Twitter’da 350 bin twit atıldığını, Instagram’da 2 milyon fotoğraf beğenildiğini, SnapChat’te 300 bin snap atıldığını düşünürsek veri trafiğinin ne kadar yoğun olduğunu fark edeceksiniz.
Diğer bazı verilere ait rakamlar EB, ZB ve YB gibi Gigabyte’ın çok fazla üzerinde olması sebebiyle kafa karışıklığına sebep olmamak için burada paylaşmak istemiyorum ama ilerleyen günlerde arzu edenler web sitemden bu bilgilere ulaşabilir.
Özetle sunu söylemek istiyorum aslında; İnternet’te giderek artan veri miktarı hem verileri depolama konusunda altyapı ve maliyet açısından tehlike sinyalleri veriyor hem de bilgi kirliliğine sebep olması sebebiyle çeşitli sıkıntılara yol açıyor. Detaylarını ilerleyen yazılarda tartışmaya devam etmeyi umuyorum.