Cumhuriyet.
Kurulduğu günden bu yana anlamı, uygulamaları ile tartışılan yönetim biçimi. Çocukluğumuzdan itibaren cumhuriyet, halkın kendi kendisini yönetmesi olarak anlatıldı bizlere. Fakat daha sonra biraz okuyup öğrenince bir çok kavramın uygulamada anlamını yitirdiğini gördük. Demokratik halk cumhuriyeti adı altında insanların ezildiğini, haklarının gasp edildiğini, buna karşılık Avrupa’daki kimi kraliyet rejimlerinde insanların gerçek manada özgür olduklarını keşfettik şaşkınlıkla…
‘Halk kendi kendini yönetiyor’ denilerek yıllarca vesayetler altında yönetildi bu ülke. 1946 seçimlerinde açık oy gizli tasnif gibi kara mizahların yaşandığını okuduk yakın tarihi anlatan kitaplarda. Bugünlerde bir takım kesimlerin diline doladığı ‘yaşam tarzına müdahale’ var ya, bakın tarihe ağababasının Cumhuriyet’in ilk yıllarında ziyadesiyle yaşandığını göreceksiniz…
Yanlış anlaşılma olmasın, biz Cumhuriyetin ilk yıllarını konjonktürel değerlendiriyoruz. Belki o yıllarda doğru olan öyle yapılmasıydı. Ancak her fırsatta iktidarı eleştirirken söze, “Eskiden şöyle demokrasi vardı, böyle özgürlük vardı..” diye başlayanlara 2002 öncesi Türkiye’yi hatırlatmak istedik sadece.
İstedik çünkü öyle bir anlatıyorlar ki, sanırsın bu iktidardan önce Türkiye özgürlükler cennetiydi. Demokrasinin ana vatanıydı…
Yahu Allah aşkına yapmayın bunu. İnsanları aptal yerine koymayın artık.
Silahlı jandarmaların nezaretinde oy kullanan Türkiye’yi ne çabuk unuttunuz?
1950 seçimleriyle millet tarafından iktidara getirilen Demokrat Parti hükümetinin kendilerini rejimin ve cumhuriyetin kurucu gücü ve sahibi olarak gören (tıpkı bugün olduğu gibi) CHP ve silahlı kuvvetler tarafından kanlı şekilde devrilmesi, Adnan Menderes ve 2 arkadaşının “Sizi buraya tıkan güç bunu istiyor” diyerek idam edilmesiyle millete ayar verilmesi, hatta bu acı ve kanlı günün bayram olarak ilan edilmesi ‘cumhuriyetin fazileti’ olarak yıllarca millete yutturulmadı mı?
Sözde Cumhuriyet’i kurtarmak adına neredeyse her 10 yılda bir darbeler yapılmadı mı bu ülkede?
Sizin AK Parti iktidarından önce diye özlemini duyduğunuz bu mu?
O günleri bugünlerden daha mı demokratik buluyorsunuz gerçekten?..
Bu ülkenin IMF denilen canavarın kuklası olduğu, 1 Cent’e bile muhtaç olunan günleri sahiden unuttunuz mu?
Bugün IMF’ye borcu olmadığı gibi muhtaç ülkelere yardım yapabilen bir Türkiye olmak rahatsız mı ediyor sizi?.
2002 seçimlerinden önce hiçbir silahını yapamayan ve dışarıdan izin almadan kullanamayan Türk ordusu mu, yoksa uydusunu, tankını, uçağını, gemilerini, insansız hava araçlarını ve daha birçok yüksek teknolojik silahlarını, askeri iletişim, istihbarat elektronik ve teknik donanımını yapan Türk ordusu mu güçlü ve bağımsız?
Yollarıyla, tünelleri, köprüleriyle, imari ve teknolojik gelişimiyle 2002 öncesinden bugünkü Türkiye daha mı kötü Allah aşkına.
Günümüzde kimin iktidara geleceğini darbeler mi, yoksa millet mi belirliyor?
Cumhuriyet eğer halkın kendi kendini yönetmesi ise Cumhurbaşkanının millet tarafından seçilmesi sizleri niye rahatsız ediyor?
Daha böyle bir çok soru sıralayabilirim.
Eleştirilerinizi bu sorulara vicdanınızda bir cevap bularak yapın lütfen.
Verdiğiniz cevaplar vicdanınızı rahatlatıyorsa buyurun eleştirilerinize devam edin. Meydan sizin. Ama unutmayın ki en büyük adalet mekanizması insanın vicdanıdır…