Ülkemiz dün mahalli idaredeler (belediyeler) seçimini geçirdi.
Türkiye bugüne kadar gerek onlarca TBMM (milletvekili) gerekse yerelde belediye başkanlıkları, belediye meclis üyelikleri, muhtarlık seçimi yaptı.
Aslında daha ilkokuldayken seçimlere başlıyoruz. Sınıf başkanlığı, spor kolu başkanlığı, müzik kolu başkanlığı seçimlerini yaşıyoruz.
Sonrasında seçtiğimiz meslekle ilgili olarak meslek odaları seçimleri, sivil toplum kuruluşları yönetim seçimleri, oturduğumuz apartman ya da site yöneticiliği seçimi, üyesi olduğumuz spor kulübü yönetimi seçimleri ve bunlara benzer birçok seçime ister istemez toplumun bir bireyi olarak katılıyoruz.
Yukarıda bahsettiğim seçimler ülke yönetimi, oturduğumuz şehirle, beldeyle ve sosyal hayat unsurlarıyla ilgili.
Kendimizin bireysel seçimleri ile ilgili arkadaşlık, dostluk, duygusallık alanında seçimler, eş seçimleri de bizlerin adeta mutluluk seçimleridir.
Bireysel özel hayat seçimleri ülkemizde samimiyet ve menfaat çizgisinde gidip gelmekte.
Özellikle duygusal boyuttaki seçimlerde kimin gerçek kimin sahte kişiliklerini sergilediklerini anlamakta zorluk çekiyoruz.
Bazıları özellikle duygusal yaralı kadınların özel hayatlarına girip menfaatleri peşinde koşarken her türlü maddi menfaatleri için bu kadınların ev, araba, eşya alım satımlarında kendilerine büyük maddi çıkar sağlayan zeminleri kurnazca kullanıyorlar.
O yüzdendir ki özel hayatta seçilen değil seçici olmak gerekiyor.
Özelikle kadınların özel hayatlarındaki yanlış seçimleri onların manevi hayatlarında olumsuzluklara yol açtığı gibi maddi olarak çok zarara sokabilir.
Seçimler ömrümüz boyunca hep olacaktır, mühim olan iki konu önümüze çıkıyor.
Birinci önemli öge özellikle kadınların seçilen değil seçici olmaları, bunun yanısıra çevrelerindeki insanların gerçek mi sahte mi olduklarını kandırıcı olarak mı davrandıklarını realist olarak etüt etmeleri kendi lehlerine olacaktır.
Gönlünüz ve kalbiniz seçilen olmaktan uzak, seçici olsun.